0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bir müddettir, rüşvetin, usulsüzlüklerin, yolsuzlukların belgeleri ile deşifre olmasının ardından, makam sahipleri görevden uzaklaştırılmıştır. Sahte diplomaydı, sahte evrak belgelemeydi, sahte çalışma izinleri ve insan kaçakçılığıydı derken, ardından bir de müsteşarın lale hırsızlığı traji komik oldu. İnanın haberleri okurken ağlasam mı, gülsem mi bilemiyorum. Yahu bir insanın kanına hırsızlık bu kadar mı işler!!! Bu kadar mı “üzüm üzüme baka baka kararır” cümlesini kendilerine örnek alırlar, hayret!!!

İnsanlar makamlara anlam yükleyeceği yerde, bizdekiler makamları da yerle bir ediyorlar. Saygı duymayı bırakın, tüm saygınlıklar ayaklar altında eziliyor. Artık ne makama saygı, ne de makamda oturana saygı kalmadı. Bu yüzdendir zaten devlet dairelerinde otoritenin olmayışı, memura söz geçirememe ve işlerin dönmemesi. Hangi kuruma el atsanız elinizde kalıyor, her yer dökülüyor. İnsanlar, makamlar ve yolsuzluklar memleketi bitirmiş durumdadır.

Şimdi sizleri duyar gibi oluyorum “Ne olacak bu işlerin sonu, peki ya sonra?” der gibisiniz. Adalet düzgün ve herkese eşit çalışırsa, yargı tarafsız ve bağımsız suçlulara hak ettiği cezayı verirse, torpil devreye girmezse ve ilahi adalet tecelli eder de herkes ektiğini biçerse suçlular bir bir cezasını çekerken, ileride bu işlere tenezzül edenlere de örnek olacaktır ve verilecek olan cezalar da caydırıcı olacaktır. Devleti zarara uğratanlardan hesap sorulmalıdır.

Geçtiğimiz günlerde yine çıkan bir haberde, Ercan Havalimanının elektrik borcu ile dudak uçuklatan rakam bizleri hayrete düşürmüştür. Yahu göz göre göre devleti bu denli zarara uğratan bir adamdan neden hesap sorulmaz? Neden bu ayrıcalık? Bu iltimas neden?

İşte tüm bu durumların düzelmesi ve yoluna girmesi için, kimseyi kimseden üst tutmadan, herkese eşit davranarak ve herkesi suçlarından dolayı yargı önünde adaletli bir biçimde cezalandırarak uzun bir süreçte belki memlekette olan yolsuzlukları azar azar düzeltir ve yeniden ayağa kalkarız. Aslında, kalkmak zorundayız. Çünkü gelinen noktada her şey ayyuka çıkmışken, bu bir dönüm noktası olmak zorundadır. Aksi takdirde, toplum olarak da, memleket olarak da bu kadar yolsuzlukların arasında yok olmaya mahkum oluruz. Vesselam.