0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Suriye’de YPG, Şam yönetiminden özerklik için bastırırken, ülkedeki Dürzilerin manevi lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, “Yaşanan şey dürüstlük eksikliği. Şam’a ulaşan kardeşler bizden yardım istiyor ve ‘kurtaran karar verir’ diyorlar” dedi.

Suriye‘deki Dürzilerin manevi lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, Rudaw’a verdiği röportajda geçici anayasayı tüm halk kesimleri için yetersiz bulduklarını belirterek, metnin iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Hicri, Kürtler, Sünniler ve diğer toplulukların da bu metinden memnun olmadığını ifade etti. Yeni yönetimle açık bir çatışmaları olmadığını vurgulayan Hicri, yönetimin halkın barışçıl ve vatansever taleplerini dikkate almadığını kaydetti.

Kurtaran karar verir” anlayışına karşı çıkan Hicri, kararların halkla birlikte alınması gerektiğini, hiçbir grubun kendi bakış açısını tüm topluma dayatamayacağını vurguladı. Merkeziyetçiliğe karşı çıkan Hicri, demokratik, sivil ve yerinden yönetim esaslı bir sistem çağrısında bulundu. Ayrıca Kürtlerle tarihsel kardeşliği hatırlatan Hicri, IŞİD’e karşı verdikleri ortak mücadeleye dikkat çekti.

ŞAM YÖNETİMİ İLE DÜRZİLER ARASINDAKİ GERGİN İLİŞKİ

Esad’ın devrilmesinin ardından Suriye’deki Dürzi toplumu ile Şam yönetimi arasında gerilim tırmandı. Suveyda ve Jaramana gibi Dürzi yoğunluklu bölgelerde hükümet güçleriyle yerel milisler arasında çatışmalar yaşandı. Dürzi liderler, yeni anayasa sürecine katılmadıklarını belirterek merkezi yönetime mesafeli durdu. İsrail ise Dürzileri koruma gerekçesiyle müdahale sinyali verdi. Taraflar arasında yerel güvenlik iş birlikleri kurulsa da siyasi güvensizlik sürüyor. Dürziler, özerklik taleplerini korurken Şam yönetimi tam egemenlikte ısrarcı.

YPG-ŞAM İLİŞKİSİ

Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki sözde yapılanması YPG ile Şam yönetimi arasındaki ilişki, Esad rejiminin çöküşünden bu yana temkinli ve gerilimli bir çizgide ilerliyor. Geçici anayasada Kürt haklarına yeterince yer verilmediği iddiası, YPG’ye bağlı siyasi yapılar tarafından sert şekilde eleştiriliyor. Şam yönetimi, egemenliğini yeniden tesis etmeye çalışırken, YPG ise özerklik ve yerinden yönetim taleplerini sürdürüyor. Zaman zaman çatışma riski doğuran bu gerilim, taraflar arasında karşılıklı güvensizlik ve siyasi uzlaşmazlıkla besleniyor.

BAHSE KONU “ANAYASAL BİLDİRİ”

Suriye’de sözü edilen “Anayasal Bildiri” (Geçici Anayasa Beyannamesi), 8 Aralık 2024’te Beşar Esad hükümetinin düşmesinin ardından, 29 Ocak 2025’te resmi olarak 2012 Anayasası’nın feshedilmesiyle başlayan geçiş süreci kapsamında kabul edilmiş geçici anayasa metni. Bu bildiri, 13 Mart 2025’te “Suriye Arap Cumhuriyeti Anayasal Beyannamesi” başlığıyla yürürlüğe girdi, beş yıllık bir geçiş dönemi için temel hukukî çerçeveyi oluşturmayı hedefledi.

Geçici hukuki çerçeve: Beş yıl geçerli olacak şekilde başkanlık sistemi ve yürütme yetkileri Cumhurbaşkanına verildi.

İslami hukuk vurgusu: Şeriat, içtihadın temel kaynağı olarak kabul edildi, düşünce ve ifade özgürlükleri vurgulandı.

Geçiş parlamentosu: Halk Meclisi, yeni kalıcı anayasa taslağını denetlemek ve hazırlamak için geçici parlamento görevi görüldü.

Etnik-azınlık hassasiyeti: Kürtler ve diğer azınlıklar metni kısmen reddetti, “eşit vatandaşlık” ifadesinin yüzeysel olduğunu savundu.

Azınlıklar ve muhalif güçler, metinde ifade edilen eşitlik unsurlarını yetersiz bulmuş, “geçici dönem” açıklamasını sınırlayıcı olarak gördü.

TOM BARRACK: “ŞARA HEDEFTE”

Al Monitor’a açıklamalarda bulunan ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara‘nın radikal grupların hedefi haline getirebileceğini söyledi.

Barrack konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Şara’nın etrafında bir koruma sistemi oluşturmalıyız” ifadelerini kullanarak, devrim sırasında Şara ile birlikte savaşan ve halihazırda ulusal orduya entegre edilmeye çalışılan yabancı savaşçıların, terör örgütü IŞİD gibi gruplar tarafından tekrar radikalleştirilmeye çalışıldığını savundu. Şara’yı “Zeki, kendine güvenen ve odaklanmış” bir lider olarak tanımlayan Barrack, Suriyeli liderin geçmişteki bağlantılarına yönelik eleştirileri önemsemediğini belirterek “Bugün çıkarlarımız onun çıkarlarıyla örtüşüyor” şeklinde konuştu.

Barrack, Şara’nın, farklı etnik ve dini toplulukların, özellikle Hristiyan, Alevi, Kürt ve Dürzilerin haklarını güvence altına alma sözü verdiğini anımsatarak, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılmasında herhangi bir koşulun bulunmadığını ancak beklentiler olduğunu belirtti. Barrack, “Bunlar arasında Filistinli militanlara karşı daha sert tutum alınması, IŞİD ile mücadele ve Suriye’nin İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’na katılma yönünde adımlar atması bulunuyor” dedi.

ÇOK KÖTÜ SONUÇLAR DOĞURACAĞININ FARKINDAYIZ”

İsrail ile Suriye yönetimi arasındaki gerilime değinen Barrack, “İki ülke arasında bir gün ilişkilerin normalleşebileceğine dair sinyaller var. İsrail, Esad’in devrilmesinden bu yana Suriye’nin güneyinde askeri faaliyetlerini artırıp ve Golan Tepeleri’ndeki 400 kilometrekarelik tampon bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Her iki tarafın da şu aşamada askeri olarak çatışmaya girmesinin çok kötü sonuçlar doğuracağının farkındayız” ifadelerini kullandı.

Odatv.com