0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ülkede gündem takip etmek için ışık hızında olmamız gerekiyor. Birkaç gün önce yine skandal bir olayla yüzleştik. Memleketin gerçekten içler acısı bir durumu; kanayan yarası Yaşlı Bakımevleri. Çünkü, denetimsizlik en büyük eksiklik. Devlet yetersiz, kurumlar gerektiği düzende çalışmıyor. Hiç kimse üzerine düşen vazifeyi yerine getirmiyor. Sözde Sosyal Hizmetler Dairesi var, sözde Çalışma Bakanlığı var, sözde Sağlık Bakanlığı var ve sözde bir hükümet var!!! Evet sevgili okurlarım, hepimiz bir gün yaşlanacağız, elden ayaktan düşeceğiz, amansız bir hastalığa yakalanacağız belki de, kim bilir, belki de çağın hastalığı Alzheimer oluruz.

Kaldi ki, bu hastalık son yıllarda ülkemizde çok artış göstermiştir. Dünyaca ünlü uzmanlar bile kanserden ziyade Alzheimer hastalığının nereden kaynaklandığını araştırıp durmaktadırlar. Ve bu hastaların bakımı da oldukça meşakkatli bir iştir. Şimdi kimse bana “anne-babasına bakamayıp bakımevine verdi, ne ayıp” polemiklerine girmesin. Hayat bir döngüdür ve bu döngüde herkes sırası ile yaşam sürecektir. Çalışan bireyler çocuklarına bakarken, elbette elinden geldiğince anne-babalarına da bakacaktır.

Lakin, yatalak bir hastaya evde bakmak, hele ki de çalışıyorsanız, mümkün değildir. Ya yanına bir bakıcı koyacaksınız, ki bu durumda maddi olanaklarınızın iyi olması gerekmektedir, ya da hastanızı yaşlı bakımevine vermek zorunda kalacaksınızdır. Ve maalesef, bizdeki yaşlı bakımevleri sağlık amaçlı değil ticari amaçlıdır. İnsanlık o kadar körelmiş ki, para o kadar kıymete binmiş ki, para insanlığı sollayalı yıllar oldu. Sözde Devletimiz ise bu konuda tamamen duyarsız ve sessiz kalmaktadır. Gerçek Devlet ünvanı taşıyan bir ülke bu tarz hastaları o kadar çok önemsiyor ki, onlara adeta son zamanlarında mükemmel bir hayat yaşatmayı hedefliyor.

Hijyen ilk sırada yer alırken, sertifikalı hemşireler eşliğinde bakımları yapılırken, günlük aktiviteleri ve yaşam alanlarındaki görsel güzellik, onların ruhuna iyi gelecek her türlü ortam kusursuz hazırlanmaktadır. Elbette arada istisnalar da oluyordur. Bir de bizdeki hasta bakımevlerine bir bakın. Bir kere içerisinde çalışanların hasta bakımından, hasta psikolojisinden anladığını bir kenara bırakın, yurt dışından gelen üçüncü ülke vatandaşları bu sektörde adeta para basıyor. Sertifikaları yok, çalışma izinleri muamma, karakter belgesi yok (hırlı mı hırsız mı bilemiyorsunuz), iş deneyimi olduğuna dair cvs yok, ama gelin görün ki Devlet Hastanemizin içine kadar sızıp, burada çete olmuşlar.

Peki buna imkan ve olanak sağlayanlar kim? Elbette hükümet edenler, elbette Devletimiz, elbette bu işten menfaat sağlayanlar. Sağlık yahu bu, başka bir şeye benzemez. Bir kere öyle bir memleket olduk ki, her şeyi ile pahalı, ucuz olan tek şey ise insan sağlığı. Denetimsizlik her yerde almış başını gidiyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve saz ekibi halen daha yıldızı şafgaran devlet deyip duruyor.

Ne yıldızı, ne gelişmesi, ne kıskanılması, ne tanınması, bitmiş bir ülke yahu KKTC denilen bu ucube yapı, sistemsiz, yabancı kimlik ağırlıklı, toprağı alan taran, peşkeş, siyasetçileri yalancı ve sahte diplomalı…..yazmakla bitmez. Dilerim bu duruma sebebiyet veren gelmiş geçmiş tüm siyaset adamları yaşlılığında kaldırımlarda kıvranıp dursun. Vesselam