0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bayram tatilini fırsat bilip ilk günü ailemle birlikte geçirdikten sonra ikinci günü Pamira Turizmin (Asbestos Tur)düzenlemiş olduğu iki gece konaklamalı Baf turuna katıldım. Kusursuz bir gezi programı idi. Ben sizlere gezi detaylarından çok, gezip gördüğüm yerlerle ilgili değerlendirme yaptığım bazı konulara değineceğim. Trodos’ta bulunan Omodos köyüne hayran kaldım.

Temizliği, insanların sıcaklığı, kültüre bağlılık, yerli üreticiye destek ve elbette çevre temizliği ve güzelliği beni çok etkiledi. Yıllar yılı tarih olmuş binaların dokusunu bozmayacak şekilde tadilat yapılması ve bölgeye kazandırılması burada turizme ve tarihi mirasa verilen değerin en canlı örneğidir. Burada 72 milletten insan görebilirsiniz. Ancak, bunlar çalışan eleman değil, turist olarak bölgeyi ziyaret edenlerdir. Yani bizim gibi değiller.

Umuma açık tuvaletlerin ücretsiz ve temiz olması dikkatimden kaçmadı. Bizde böyle tarihi yerlerde umuma açık tuvalet var mı, pek emin değilim ama herhalde varsa da, bu denli temiz değildir. Hoş aslında bizde bu konuda bile ihleye çıkılıp birilerine menfaat sağlamak için para karşılığı WC işletmeciliği yapılır. Tıpkı Kumarcılar Hanı’nda bulunan WC gibi.

Gelelim burada bulunan satıcılardaki güler yüz ve ilgiye. Size illaki bir şey satma derdinde değildirler. Dükkanından içeriye giren herkese güler yüzle tebessüm ederek “Kalimera” diyen ve hiçbir şey almasanız da size teşekkür ederek uğurlayan bir zihniyetle karşılaşırsınız. Asıl insanlık ve deforme olmamış bir kültür buralarda size kendini hissettiriyor. Bizde bir mağazadan içeriye girdiğinizde satıcı elemanların yüzünden düşen bin parça, bırakın seslenmeyi, tebessüm etmeye bile üşenen insan çehresi ile burun buruna kalırsınız. Ya da size zorla mal satmak için ensenizde beliren ve sizi, bir türlü rahat bakınmanıza fırsat vermeyen satıcılarla karşılaşırsınız.

Modern olmaktan uzak, ticari amaçla bir tebessüm bizim tarafın en bariz özelliklerindendir. Hepiniz biliyorsunuzdur Baf eskiden bir kasaba idi ama şimdilerde öyle böyle değil. Yolları ve asfaltı yeni, tek bir çukur görmezsiniz, denizleri masmavi, duru berrak güzellikte, dibini görebileceğiniz bir temizlikte, plajları ücretsiz ve sıra sıra dizilmiş otelleri, heybetli olmaktan uzak ama hizmette kusursuz. Ve elbette büyük süpermarketleri ve devasa alış-veriş merkezleri de gözüme çarpanlar arasında idi. Ulaşım, her an, her yere dakika başı lüks otobüsler, minibüsler ve Taxiler hizmetinizdedir.

Kısacası, bölgenin daha bir kıymetlenmesi için adamlar çalışıp durmuş ve malzemeden çalmadan, emek dökmüşler, ortaya harika bir eser çıkarmışlar. Afrodit Hamamlarına gelince, burada bulunan Afrosit taşı, her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği bir bölge. Plajı pek güzel olmasada (kumdan çok çakıl taşları mevcut) turistler sere serpe güneşlenirken, kimse kimseye yiyecekmiş gibi bakmadan, herkes kendince eğlenmekte ve vakit geçirmektedir.

Burada öyle bizdeki gibi uzun beyaz donuyla plaja giren yok. Burada plaj girişinde ücret talep eden yok. Burada gürültü patırtı yok. Burada çevre kirliliği yok. Burada sizi yiyecekmiş gibi bakan gerici bir zihniyet yok. Ellerinde kalan eserleri daha da kıymetlendirmişler, gelişmişler, büyümüşler, topluma hizmette en iyisini yapmaya gayret etmişler. Bizde ise her alanda geriledikçe geriliyor, çevre ve insan kirliliği arasında giderek boğuluyor ve yok oluyoruz. Tarihimiz ve kültürümüz yok olmaya yüz tutmuşken elde avuçta ne varsa Rus’a, İsrail’e ve TC’li zengin iş adamlarına ülkeyi parsel parsel peşkeş çekmişiz. Utanmadan bir de “eşit ve egemen devlet” diyoruz. Hadiyin ordan sizde, Güney Avrupa, Kuzey geri kalmış bir taşra. Vesselam.