1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oroklini, güney komşumuzda Larnaka’ya bağlı bir köy. Konum olarak bir tarafı dağ, bir tarafı deniz manzaralı yeşillikler içerisinde küçük ve şirin bir köy. Köy dedim diye sakın aklınıza bizim köylerimiz gelmesin. Gelişmiş, son derece modern, yolları asfalt, hem de sıfır çukur, doğaya hiç tahribat yapılmamış ve çevre temizliği göze çarpan en belirgin özelliklerinden. Köyün hemen giriş kısmında “Oroklini Lake” yer alıyor.

Burası tamamen korumaya alınmış, burada yaşayan hayvan türlerinin nesli tükenmesin diye, dışarıdan beslemek yasak olduğu gibi, göl kenarı da çitlerle çevrelenmiş ve ziyaretçi girişine yasaklanmıştır. Ancak, ziyaretçiler için tahtadan bir gözlem kulesi yapılmış ve arzu edenlere, bu kuleden dürbün ile gölde yaşam süren canlıları izleme imkanı yaratılmıştır. Park alanına ise her iki metre arası çöp bidonları yerleştirilmiştir. Yerde veya gölde tek bir çöp dahi görmeniz mümkün değildir. Burada uzunca bir süre arkadaşımla oturup hazır kahvelerimizi yudumlayıp, doğanın keyfini çıkardık. Hafif esen rüzgar gölde yüzen ördeklerin sesinde yankılar yapıyordu.

Etraftaki elektrik direklerinin güneş enerjisinden kaynaklı çalıştığı da gözümden kaçmayan detaylar arasındaydı. Buradan ayrıldıktan sonra, köyün içerisinde küçük bir gezinti yaptık. Cafeler, süpermarketler, veteriner kliniği köyün merkezinde herkesin ulaşabileceği bir yerde konumlandırılmıştır. Sokakları son derece temiz, araç kullananlar yayaya saygılı ve insanları güler yüzlü idi. Öyle bizdeki gibi trafik karmaşası, asık suratlı insanlar ya da trafikte birbirlerine el kol hareketi yapan insan kitlesi görmeniz mümkün değildir.

Kısa bir yürüyüşün ardından karşımıza çıkan bir süper markete girip biraz fiyat incelemesi yaptık. Bizdeki gibi raflarda eksik fiyat görmeniz olanaksız. Her şeyin fiyatı üzerinde yazılıdır. Olmazsa olmazımız çikolatalarımızı alıp, iki kilometre uzaklıktaki deniz kenarına attık kendimizi. Küçük bir otelin sahilinde biraz yürüyüş yapıp şezlonglarda oturup, denizin öfkeli dalgalarını seyrettik. Bol bol iyot havasını ciğerlerimize çektik.Bu mevsimde halen denize girenler vardı. Merakımdan elimi biraz suya daldırdığım zaman suyun halen ılık olduğunu hissettim. Ama rüzgar yoğun olduğu için denize girmek fikri bizi üşütüyor diye düşünmeden edemedim.

Deniz kenarında kısa bir yürüyüş yapıp çevreyi gözlemlediğim zaman burada da yerlerde bir tek çer-çöp olmadığını fark ettim. İster istemez bizim taraf ile mukayese ettim. Sanırım güneyde yere çöp atmanın cezası herkese adil işliyor. Ayrıca, insan kalitesi de bizdeki gibi değil. Yani insanlar okumuş, kültürlü ve çevreye gereken önemi veriyor. Hayvanların yaşam alanlarını korumaya alıyor. Memleketleri daha güzel olsun diye doğayı koruyup, her yeri beton yığınına çevirmiyorlar.

Biliyorum yine bazılarınız “Rumcu” kelimesini kullanacaktır benim için. Ancak, ben buna karşılık sizlere şunu söyleyebilirim. Ben iyi bir gözlemci, araştırmacı, doğa ve hayvan sever, çevreci bir insanım. Gezip gördüklerimi paylaşmayı, sizleri de fikir sahibi yapmayı seviyorum. Siz de istemez miydiniz kendi tarafınızda yeşilin korunmasını, maviye pis su katılmamasını, betonlaşmaya dur demeyi, doğada yaşam süren canlıların yaşam alanlarının korunmasını ve kültürlü insanlar arasında Avrupa standartlarındaki gelişmişlikler ile bir yaşam sürmeyi??? Bizler yakıp yok ederken, onlar yeni dünya kavramı ile yol almaktadırlar. Vesselam.