0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

UBP-DP-YDP hükümetinin vatan-millet-bayrak nutukları attığına, dini ve milli duygularının kabarık olduğuna sakın aldanmayın. Siyasettin en güzel oyuncağı, milleti din ile teslim almak, “vatan toprağı vazgeçilmezdir” diyerek milli duyguları kötüye kullanmak ve pahalılıkla toplumu açlığa sürüklemek siyasi emellerinin tıkırında işlemesi için olması ve uygulanması gereken tek yoldur. Bu da bizim buralarda saat gibi çalışmaktadır.

Vatan toprağının kıymetinden bahsediyorlar ama yabancılara peşkeş çekmekten de geri durmuyorlar. Nasıl dursunlar ki, komisyonlar havada uçuşuyor hem de döviz bazında. Bu komisyonları kimin yediği de belli değil mi? Bakan olmadan önceki mal varlığı ve yaşam standartlarını bir hatırlayın, bir de şimdiki durumlarına bakın. Son model arabalar, çifte çifte yazlık kışlık villalar, neredeyse torunlarına kadar altlarına çektikleri en son model lüx araçlar, evlerinde çifte çifte hizmetliler, öğrenci yurtları, kiralık araba şirketleri, çeşitli ticarethaneler ve daha nelerin sahibi olmadılar ki. İşte tüm bütün bu servetler vatan toprağını yabancılara peşkeş çekerek oldu.

Bayrağa bağlılıktan bahsederler de, şehit kanı ile sulanmış toprakları gözlerini kırpmadan yabancıya satarlar. Dini duyguları ve Müslümanlığı neredeyse yobazlık düzeyinde takdir ederler de, birçoğunun aile yaşantısı evlere şenlik. Metresler, gece alemleri, çapkınlık, ayyuka çıkmış durumda. Utanmıyorlar, yüzleri kızarmıyor ve sütten çıkmış ak kaşık gibi etrafta salınıp Cuma namazından da geri kalmıyorlar.

Hayatları Show üzerine kurulmuş birçoğunun. Bütün bunlar karşısında artık, toplumun belli bir kesiminin midesi bulanıyor. Arkasına bakmadan kaçmak istiyor bu memleketten. Kaldı ki, son zamanlarda yine göç eden aileleri basından izlemekte ve okumaktayız. Soğuttular bizi memleket sevdamızdan, toprak kavgamızdan, dini inançlarımızdan ve Müslümanlığımızdan. Hele bir de dönüp memleketteki insan kirliliğine bakınca insanın ardına bakmadan kaçası var buralardan.

Bir an böylesi düşünceler sarar tüm benliğimizi, vaz geçmek isteriz vatanımızdan da, sonra yine ağır basar Kıbrıs sevdası, oturur yine mücadeleye kaldığımız yerden devam ederiz. Ya onlar bizi temizleyecek, ya biz onları. Ya onlar bu kadar yolsuzluk ve usulsüzlük karşısında günün birinde yargılanacaklar, ya da biz bu topraklarda üç-beş kişi kalana kadar sürüne sürüne mücadele etmekten yorgun ve bitap düşeceğiz. Ancak şu gerçek de göz ardı edilmemelidir ki, Vatan toprağının çoğunluk kısmı ellerin olursa, biz burada ne kadar ve nasıl bir yaşama mahkum oluruz!!. Herkes bir kez daha başını iki eli arasına alıp düşünsün. Vesselam.