0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

TC Dişişleri Bakanı iki günlük resmi siyasetinde “geleceği birlikte inşa edelim” demiştir. Tanınmamış bir ülke ile nasıl bir gelecek inşa etme hayali kuruyorsunuz acaba? Bu ülkenin varlığını gerçekten kabul etmiş olsaydınız yavruluktan çıkarır, bir Devlet olarak tanırdınız. Ama asıl gerçek, yavruluktan çıkartmayıp, bütün kontrolü burada elinize almaktır. Bu yüzden de birlikte bir gelecek inşa etmek söz konusu olamaz. Burada artık bir gelecek, ancak ve ancak güney ile bir anlaşma olasılığı ile sağlanabilir ki o da çok uzak bir ihtimal. Onlar bizi azınlık olarak görüyor ve Kıbrıs’ın tek hakimi gibi davranıyorlar.

Zaten 2004 referandumunda da bu belgelenmiştir. Hal böyle olunca da olası bir anlaşma çok uzak ihtimal. KKTC’nin “eşit-egemen Devlet” savunması da önce Devlet kelimesinin anlamını iyice benimsemesi ve bir Devlet gibi davranması ile olmalıdır. Ekonomisi yok, yasaları belli bir zümreye işler, dokunulmazlıklar yüzünden memlekette birçok sorun yaşanmakta, hak-hukuk-adalet herkese eşit uygulanmıyor, nüfus çok fazla asimile oldu, siyasi istikrarsızlık tavan yapmış durumda, Dış dünya ile temas ancak TC’nin kontrolünde gerçekleşiyor, ülkede bir gelecek söz konusu olamaz.

Çünkü, ülke geneli durumuna bakıldığı zaman her yer çökmüş, kokuşmuş bir sistem tüm organları tüketmiş ve çatısı da zemini de çökmüş bir enkaz vardır. Bu gerçeği görmezden gelenler ancak böyle hayal kurup “geleceği birlikte inşa edelim” diyorlar. Gelecek inşa etmek isteyen, gitsin önce kendi memleketinde gelecek inşa etsin. Halkının sorunlarını dinleyip, siyasi istikrarı sağlayıp, açlığı ve sefaleti önlesin. Buraya gelince dokunulmazlıklar kalkarsa, davalık dosyalar neticelenirse, nereden buldun yasası çıkarsa ve nüfus sayımı ile haksız yere kimlik alanlar iptal edilirse ilk etapta ucundan tutulacak konular bunlardır, sonrasında yeni bir oluşum, yeni bir hükümet ve tüm üst bakanlıklar dıştan atama, liyakata dayalı mevkilendirme ile belki bu sistemsizliğe yeni bir sistem gelir ve yavaş yavaş her şey yoluna girer.

Bir diğer husus ise tüm sınır kapılarında ciddi anlamda güvenlik ve kontrol maximum düzeyde olmalı, girişlerde belli miktarda nakit para taşıma şart koşulmalıdır. Lakin, bütün bunların olması için tepeden başlayarak bir temizlik yapılması şarttır da bunu yapacak merciler adalet, hak, hukuk düzeninde hatır işi yapmayacaklar mı? Orası şüpheli? Bunların doğru çalışmamasından dolayı memleket bu halde değil midir ki!!! Adaletin olmadığı yerde sınıf ayırımı olur, ekonomik refah olmaz, ahlaki değerler sıfırlanır. Hukuğun olmadığı yerde insanca yaşamdan yoksun olunur, ekmekten, sağlıktan yoksun olunur en önemlisi de özgürlükten yoksun olunur. Bu yüzden de kimse bize “gelecek inşa etmekten” bahsetmesin. Hayallere karnımız tok.

Vesselam