BİZ ELELE DEĞİL, İTEN İTENE BİR TOPLUM OLDUK – Kıbrıs Detay
DOLAR 40,1901 0.22%
EURO 47,1146 0.08%
ALTIN 4.333,681,20
BITCOIN 4738479-0,13%
İstanbul
26°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

BİZ ELELE DEĞİL, İTEN İTENE BİR TOPLUM OLDUK

BİZ ELELE DEĞİL, İTEN İTENE BİR TOPLUM OLDUK

ABONE OL
Ocak 27, 2024 11:14
BİZ ELELE DEĞİL, İTEN İTENE BİR TOPLUM OLDUK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Zaman en büyük hırsızdır” diyorlar, doğrudur. Bir Kıbrıslı olarak hangi aşamalardan geçip de bu günlere geldiğimizi gözden geçirecek olsak, zamanın bizlerden çok şeyler alıp götürdüğünü çok net göreceğiz. İçimizde kaçımız geçmişten bu güne kendi iç dünyasında yolculuk yapıp sorguluyordur, bilemiyorum. Ama ben bunu sıkça yaparım. Ne çok şey kaybettik geçen zamanla birlikte!!! Neredeyse “insanlığımızı kaybettik” diyecek duruma geldik. Hepimiz bir şeylerin farkındayızdır ama “umursamaz tavır takınmak” günümüzün kurtarıcı yolu olup çıkmış durumdadır. Ya da empati yapmak için gayret göstermek bazılarımıza külfet gelmektedir.

İşin aslı, nereden geldiğimiz belli olsa da , şimdi nereye yürüyeceğimiz belli değil. Çünkü, her birimiz bir pazının parçaları gibi dağıldık. Toparlanmak bir bütün olmak bu saatten sonra mümkün gibi görünmüyor. İçimize o kadar çok yabancı kültürden insanlar yerleşmiş ki, etrafımız bunlardan kaynıyor. Kültür farklılıkları, farklı kesimden ve milletten insanlar, bu insanların belli bir okumuşluk oranının olmaması ile toplumda bazı değerler önemini yitirmiş ve kaybolmaya yüz tutmuştur.

Hani derler ya “ucuz etin yahnisi ağır olur” diye, ülkeye gelen insan nüfusundaki kalite ile ülkenin kalitesi kısa bir sürede yerle bir oldu. Küçük bir örnek vereyim. İskele sahil yoluna bakınız. Oraya çok güzel bir yürüyüş parkuru ve park yapıldı. Çimlerin üzerinde gördüğünüz manzara, yere çarşafını sermiş, çekirdek çıtlatanlar, her yer bu çekirdek kabukları ile dolmuş, ya da çay aparatlarını getirip, çimlerin üzerinde çay içip sigarasını tüttürüp, sonra da izmariti, savuruyor çimlerin üzerine. İnsan kalitesinin olduğu yer kendini her haliyle belli eder. Buradaki kalite de bu kadar işte.

Pazarları belli semptlere gidiniz, özellikle kilise adı altında var olan yerlere. Buraları da Afrikalilarla dolup taşmaktadır. Pazar günü onların, kilisede şarkılar okuyup, ayinler yaptığı kutsal günleridir. Elbette herkes ibadetini dilediği yerde dilediği şekilde yapabilir. Ama, benim burada anlatmaya çalıştığım etrafımız hangi dinden ve kültürden insanlarla sarıldı, buna dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu kadar yabancının arasında Kıbrıslı kendi öz benliğini unuttu, kimlikte asimilasyon yaşayarak, kültürüne ve değerlerine sahip çıkamadı. En sonunda da birbirimize yabancılaşarak, para, torpil ve ego yarışından dolayı, neredeyse birbirimizi iteklemeye, kuyusunu kazmaya başladık.

Velhasıl, bu bir avuç toprak parçası üzerinde bir avuç kaldık da, kendi kendimizle bile barışık olmayı bırakın, el ele omuz omuza kimliğimizi, değerlerimizi, toprağımızı ve milli davamızı korumaktan aciz insanlar olup çıktık. Bu yüzden de ben artık “el ele” olabileceğimiz inancını yarı yolda bıraktım. Buna karşılık “iten itene” bir toplum olup çıktık inancı bende ağır basmaktadır.

Baksanıza; sevmeyi unuttuk, empati yeteneği yoksunu olduk, paylaşmayı unuttuk, komşuluğu unuttuk, mücadele ruhumuzu kaybettik, takdiri unuttuk, başarıyı kıskanıp, buna takoz koyan olduk. Ve halen daha “biz nereye gidiyoruz” diye kendimize sorup da, gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar kendimizden kendimizi gizler olduk. Vesselam.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r