Siyonistler ; Siyonizm ideolojisini benimseyen ve destekleyen kişilerdir. Siyonizm ise; Yahudi ulusunun kendi kaderini tayin etme ve Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi Devleti kurulmasını savunan ideolojidir. Siyonistler kutsal kitapları Tevrat doğrultusunda hareket eden, bu ideolojiye aşırı bağlı, kitabın dediklerine harfi harfine uyan ve kitaplarında yazan hedeflerine ulaşmak için gözünü karartmış bir toplulukturlar. Sadece topluluk olarak etnik bir grup değil, ayni zamanda bir ideolojiye bağlı olarak adım atan kişilerdir. Yahudi olan bu Siyonistler, son zamanlarda harekete geçerek Dünya’da dehşet saçmaya başlamıştır. Filistin ve Gazze’de olanları hepimiz görüyoruz ve izliyoruz.
Yahudilerin tarihine bakacak olursak, kendilerine ait toprakları (ki bu Tevrat’ta belirtilmiştir) nerede bulunuyorsa, orada yaşayan halkı hiç acımadan yok ederek bu toprakları ele geçirmeye çalışmışlardır. Geçmiş tarihlerde BM’nin araya girerek orta yol bir anlaşma bulması ile zaman zaman bu hareketlilikleri oturmuş ama belli zamanlarda yine hararetlenmiştir. Şimdilerde ise dur-durak bilmeden düğmeye basmışlar ve ta ki kendilerine ait tüm toprakları alana dek durmayacaklardır.
Hedeflerinde hiç şüphesiz Kıbrıs da vardır. Nitekim, İskele bölgesinde birçok yerleşim yerinin tapusunun İsrail’li vatandaşlara ait olduğu söylenmekte, hatta Mesarya ovalarındaki köylerinizden bile toprak alanlar vardır diye duyum almaktayız. Bu durumun gerçeklik payını açıklayacak hükümet yetkililerimiz ise olayları tamamı ile “es” geçmektedir. Unutmamalıyız ki, Dünyada Müslüman olan ülkelerin kaderi hep savaşlardan geçmiş, Hristiyanlık ve kilise her zaman ağır basmış, BM ise Müslümanlardan yana değil, Hristiyanlıktan yana olmuştur. Din her zaman otorite kurmada baskın olmuştur.
Tarih bunu bize altını çize çize vurgulamış ve öğretmiştir. Bu yüzden “tarih tekerrürden ibarettir” sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum. Eğer bir savaş daha geçirecek olursak bu kez ne memleket, ne toplum olarak adımız dahi anılmaz. Tam da bu sebepten dolayı, dış ilişkilerde, siyaseten ve politik olarak uzlaşıcı taraf olmak, haklarımıza helal gelmeksizin bir orta yol bulmak ve barış için amaç gütmek çok akıllıca bir davranış olacaktır. Bazı konularda ödün veren taraf olacaksak da olmalıyız diye düşünmekteyim. Zira “denklik” için “silahlanma, askeri güç, ekonomi, tanınırlık” konularında ağırlık kimde ise, o bir sıfır önde girerek bu işlerde ağırlık kazanmıştır.
Diyeceğim o ki, asırlardır süregelen yanlış politikalar yüzünden doğru düzgün bir Devlet olamamanın bedelini, tanınmadan, ambargolarla, kapana kısılmış bir vaziyette yaşamaktayız. Artık gidecek yer yok, kapana kısıldık. Bu, bu şekilde devam da edemez. Ada’nın bölünmüşlüğü, bizden başka herkese yarar. Özellikle de Yahudi soyu Siyonistlere!!! Onlar düğmeye basmış iken, bizim de artık bazı konularda düğmeye basma zamanımız gelmiştir. Efendiler, Dünya tarihi ve geleceğe yön verecek siyasi pozisyonlar alma zamanının içinden geçmekteyiz, farkında mısınız? Yoksa satalım arazileri alalım komisyonları, yığalım nüfusu kapalım oyları ve sandalyelerimizi koruyalım mı diyorsunuz. O sandalyelerinizin altı lağım çukurundan beter oldu!!!
Vesselam
GENEL
25 Ağustos 2025SAĞLIK
25 Ağustos 2025TRAFİK KAZALARI
25 Ağustos 2025ADLİ OLAYLAR
25 Ağustos 2025KAVGA
25 Ağustos 2025KAVGA
25 Ağustos 2025GENEL
25 Ağustos 2025