Türkiye’nin isteği ile Tatar’dan Üstel’e çark mı ediliyor? – Kıbrıs Detay
DOLAR 38,8269 0.03%
EURO 43,6109 0.22%
ALTIN 3.972,810,31
BITCOIN 4013980-0,55%
İstanbul
15°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Türkiye’nin isteği ile Tatar’dan Üstel’e çark mı ediliyor?

Türkiye’nin isteği ile Tatar’dan Üstel’e çark mı ediliyor?

ABONE OL
Nisan 22, 2025 09:25
Türkiye’nin isteği ile Tatar’dan Üstel’e çark mı ediliyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ortadoğu olarak isimlendirilen coğrafyanın yanısıra Türkiye ve Kıbrıs’ta durum hiçte hoş bir görüntü yansıtmıyor. Bir başka deyişle durum ekşimtırak. Sadede gelirsem Türkiye’de diploma ile başlayan kargaşa belediyelerde rüşvet ve ihale yolsuzluğuna evrilerek oradan kozlar paylaşılmaya çalışılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Beşiktaş, Şişli belediyesi ve bazı belediyeler soruşturma kapsamına alınırken tartışmalar mitinglere, oradan da ekonomiye evrilince ekonomi çökme noktasına geldi.

BİR TAŞLA 3 KUŞ VURMA HEDEFLENİYOR

Kimse kusura bakmasın ama buradaki amaç bir taşla 3 kuş vurmaktır. Birincisi kazanma ihtimali çok yüksek olan İmamoğlu’nu seçim öncesinde Kıbrıs ağzı ile söyleyeyim ‘Vura vura davula döndürerek’ saf dışı bırakmaktır. İkincisi hırsızlar partisi konumuna sokacakları CHP’ye yarış pistinde derin yara açmaktır. Üçüncü taş ise İstanbul Belediyesi ile İmamoğlu’nun karşı çıktığı Kanal İstanbul’u başlatmaktır. Ki, son yapılan girişim ve başlanan bina yapmalar bunu göstertti.

ARAP DUR BAKALİ NE OLACAK DEMİŞTİ

Merkez Bankasındaki döviz rezervleri erimesine, Avrupa’nın Eurofighter savaş uçakları alımında olduğu gibi birçok konuyu askıya almasına karşın bu kavga devam ediyor. Ne isterse olsun İmamoğlu’nu yeyceyim psikozu giderek büyüyor. Buna karşın CHP B planı hazırlayarak Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı aday göstertme düşüncesini önlemek için bukez 10 kez denetlenmesine karşın bir şey çıkmayan Gülşen ve benzeri şarkıcıların katıldığı festivallerde ödenen paralar gündeme taşındı. Arap dur bakali ne olacak dediği gibi bizde dur bakali bu iş nereye varacak diyelim.

ÖĞRETMEN SENDİKALARINA TOSLAMAZ KAPORTAYI DAĞITMAZDINIZ

Neyse geçtim son günlerde gözler dinsiz olarak görülen Kıbrıslı Türklere çevrildi. Nerden ve niçin pişirilerek masaya sürüldüğü bilinen ancak sus küçüğün değil bukez büyüğün olduğu için gık çıkartılmadı. ‘Başörtüsü’ tartışması ile mutedil esen rüzgar fırtınaya dönüştürüldü. Neymiş efendim 8 yaşındaki kız çocuğu başını örtecekmiş. Da izin verilmezmiş. Be arkadaş böyle ortalığı velveleye vermek yerine dün yaptığınız gibi çocuğu gider Hala sultan kolejine kayıt yapardınız bu işi bitirirdiniz. Be arkadaşlar, Anayasanın amir hükmünde bu durum etraflıca yazılıdır. Referanduma gidersin. O madde değiştirilir ve o zaman yasa tahtında gerekeni yaparsın. Yok, biz yaparız olur derseniz işte gider Öğretmen Sendikaları duvarına toslar, ne şasi nede kaporta kalır.

BU FİLMİ DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜK

Bu filmi biz daha önce Obama zamanında da görmüştük. Obama’nın Dışişleri bakanı Hilarıy Clinton’du. ABD iş adamları ile Türkiye iş adamları New York’ta verilen yemekte bir araya gelmişti. Hilary Clinton o yemekte iş adamlarına ABD radikal İslam’dan çok çekti. Biz Ilımlı İslam için Türkiye’ye destek veriyoruz. Ayni desteği KKTC’ye de veriyoruz demişti.  Ve bir süre sonra Haspolat’taki Meslek Lisesinde, tam sömestrin ortasında çocuklar dışarı atılarak okul İmam Hatip yapılmıştı. O zamanda ‘Süper Bakan,’ Viski tadım uzmanı, Twist kralı, Çavuşun oğlu bakandı. Sonrasında yaptıkları ile çavuşluktan tenzili rütbe yapılan kralı, prefabrik okul kralı, başörtü uzmanı, Ana kuzusu bakanımız bugün yaptıkları ile birkez daha tenzili rütbeye mazhar olarak ‘Onbaşılıktan ‘ da oldu.

ÖNÜNE GELEN BİZE RUMCULUK BASIYOR

Lafı uzatmayayım. Burada da tencere kaynatılmaya çalışılıyor. Hatırlayın Çiçek bakanlığı zamanında, Kıbrıslı Türkler için Türkçe konuşan Rumlar dememişmiydi? Arınç bile bizi Rumlukla suçlamamışmıydı? Cumhurbaşkanı danışmanı Yiğit Efendi bizler için ağzına geleni söylememişmiydi? Geçtim son olarak Bayram değil seryan değil baldız bizi niye öptü noktasında Başdanışman Oktay Saral efendinin Başbakana Boşbakan diyerek ‘Rumculuk’ suçlaması yapması neyin nesiydi dersiniz?

SIRAYA GİREN ŞAKLABANLARIN HER DAİM BİR NİYETİ VAR

Bakın her bize yönelik saldırının ‘Rumcu! Olarak suçlamanın arkasında mutlaka bir şey yatır. Lokmacı barikatını açacaktık GKK komutanı o zaman 1 milyon ödenerek yapılan köprünün oraya konmasına izin vermemişti. Neden? Çünkü iki toplumun yakınlaşması istenmemişti. Peki zamanın Başbakanı Ferdi Sabit  Soyer’in tokalaşmak için uzattığı eli geri çeviren ve bana önce Türklüğünü ispat et diyen GKK Komutanın sözleri sonrasını da hatırlayın. Peki Polis Genel Müdürlüğü binasının açılışında UBP – TKP koalisyonun Başbakanı Derviş Eroğlu ile Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı’ya yine GKK komutanın hakaret etmesi sonrasında koalisyon hükümeti dağılmamışmıydı?

CUMHURBAŞKANLIĞI BAŞ DANIŞMANI DEVREYE GİRDİ NEDEN?;

Şimdi gelelim Başdanışmanın şaklabanlığına. Bu başdanışman efendi bu yaptığı şaklabanlıktan sonra görevden alındı mı? Kulağı çekildi mi;? Veya Türkiye hükümeti yetkililerinden  tek bir söz sarf edildi mi;? cevap hayır ise ben konuyu daha da açayım.  Yaşananlara bakarsanız, Son zamanlarda gerek Türkiye ile imzalanan ittifak anlaşması sonrasında muhalefet tarafından eleştirilen, Pahalılık nedeniyle halkın eleştirilerine mazhar olan ve en sonda başörtüsü nedeniyle büyük tepki çeken hükümet ve Başbakan Ünal Üstel, sanki cilalanarak tekrar devreye sokulmak isteniyor gibi bir görüntü yansıyor. Toplanan kalabalık tezahüratlar, UBP içinde ki fiskoslar sanki Tatar’dan, Üstel’e çark ediliyor gibi bir izlenim yaratıyor.

BU CİLAMAMANIN ARKASINDA NE VAR?

Türkiye  bir zamanlar Sucuoğlunu gözden çıkartmış ve sonrasında da bir gece yarısı operasyonu ile başbakanlık arenasından temizlemişti. Akıncı’yı sandıkta yenemeyeceğini anlayınca ekipler, saldırılar ve türlü oyunlar ile onu da siyaset sahnesinden silmişti. Acaba şimdi sıra Tatar’da mı ki gözden çıkartıldı? Cevap hayır ise Üstel’in ikide bir Türkiye’ye davet edilmesi neyin nesidir. Hadde devlet işi diyelim. Peki ‘Cilalama’ neyin nesi oluyor? Bekleyip görelim.

FIKRA

İKİ OLASILIK

Temel ile Dursun konuşuyorlardı…

Temel Dursun’a sorar:

– Savaş çıkarsa yandık galiba.

Dursun düşündü:

– İki olasılık var, dedi. Ya çıkar ya çıkmaz. Çıkmazsa mesele yok, çıkarsa iki olasılık var:

Ya çürüğe çıkarız ya askere alınırız.

Çürüğe çıkarsak mesele yok, askere alınırsak iki olasılık var:

Ya geri cephe ya ileri cephe. Geri cephede kalırsak mesele yok,

ileri cepheye gidersek iki olasılık var: Savaşı ya kazanırız ya kaybederiz.

Kazanırsak mesele yok, kaybedersek iki olasılık var:

Ya esir düşeriz ya ölürüz. Esir düşersek mesele yok,

ölürsek iki olasılık var: Ya gömerler ya kağıt fabrikasına yollarlar.

Gömerlerse mesele yok, kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasılık var:

Ya gazete kağıdı ya tuvalet kağıdı.

Gazete kağıdı olursak mesele yok, tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman yandık Temel!

    En az 10 karakter gerekli