0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ocak ayının ortasında kış güneşi adeta yakıyor bedenimizi!!! On dakika güneşte durmamız vücudumuzun D vitamini ihtiyacını karşılayacak enerjide. Sanki bahar gelmiş gibi, oysa kışın göbeğindeyiz. En soğuk günleri, en yağışlı ayı geçirmiş olmamız gerekmekte iken, mevsimin iyice sersemlediğini, küresel ısınmanın kendini iyice belli ettiğini görmekteyiz. Savaşlar, atılan kimyasallar, kötü atık yakıtı, doğanın dengesini iyice bozmuş durumdadır. Çevre kirlenmiş, toprak eski verimliliğini yitirmiştir. Bu durumu, zaten aldığımız sebze ve meyvelerden fark etmemiz hiç de zor değildir.

Her şey eski tazeliğini yitirmiş, hormonlu gıdalar vücudumuza her türlü girmektedir. O kadar ki, soluduğumuz hava bile eskiden olduğu gibi temiz değildir. Dedim ya, savaşların getirdikleri, toprağa bırakılan zehirli atıklar, havaya atılan kimyasallar ve her bir şeyin genetiği ile oynamak doğada ve çevrede ne var ise tahribat yapmıştır. Bütün bunların neticesinde insanoğlu da artık yediklerinden, içtiklerinden, yaşam koşullarından, çevrenin kirletilmiş olmasından, DNA’sı tüm bu yıpratıcı özellikleri kaldıramamış ve değişime uğramıştır, tıpkı mevsimler gibi!!!! Son yıllarda küresel ısınmayı iliklerimize kadar hissederken, deprem olaylarının sıkça yaşanması, tsunamiler ve sel baskınları da bunlara birer örnektir. İnsanoğlu illaki kötüyü seçecek, illaki çevreye, doğaya ve yaşam alanına sahip çıkmayarak, değişim yaratacak.

Lakin, tüm bu değişimler bütün evreni yenilenmeye mecbur bırakmaktadır. Elbette küresel ısınmanın getirdikleri içerisinde sadece değişime uğrayan mevsimler değildir. İnsanlar da artık hayret edecek derecede değişim yaşamaktadırlar. Duygular, yaşam felsefesi, yaşam şekilleri, arkadaşlıklar, dostluklar, çıkar ilişkileri, yenilikçi akımlar hepsi birer birer hayatımıza yeni bir yön ve yeni bir yol vermektedir. Bunun adına “Dünya değişiyor” diyoruz ve ardından insanoğlu da değişiyor. Kimimiz değişimi olumlu yönde karşılayıp, güzel değişimleri kendine yoldaş yaparken, birçoğumuz da değişimle birlikte özünden şaşıp, yanlış kararlarla, yanlış bir yolda savrulup duruyordur.

Tüm bu doğaya bırakılan kimyasallar, savaşlarda kullanılan nükleer bombalar hepsi Dünyayı kirletirken, insanlığa da yeni yeni hastalık türevleri getiriyor. Hele ki pandemi ile birlikte bir anda hiç denenmemiş piyasaya sunulan aşılar her birimizde farklı farklı hastalıkların görünmesine, mevcut hastalıkların tetiklenmesine ve ani ölümlere yol açmıştır.

Aslında asıl mesele çoğalan Dünya nüfusunu temizlemektir. Lakin bunu yaparken daha tehlikeli olan, silahlar, kimyasallar, zararlı atıklardır ki bunlarla mücadele sıfırdır. Çünkü, silahı üreten Dünyaya hakim olmak istemektedir. İlacı üreten insanlığı teslim almak istemektedir. Doğayı kirleten yapay yollardan temizlikle Dünyanın merkezi olmak istemektedir. İnsanlığı zehirleyen ise insanları kendine bağımlı kılmak istemektedir. Hal böyle olunca küresel ısınma baş gösterdi, doğa kirlendi, çevre tahribata uğradı ve insanlık, insanlığını yitirme yoluna girdi. Bu yüzden de Dünya, çok hızlı bir değişimin ve gelişimin içinde dönüp durmaktadır.

Vesselam