0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Evet, hemen hemen birçoğumuzda marka giymek, marka saat takmak ve adı ünlü olan markaları üzerinde taşımak, neredeyse hastalık haline gelmiş bulunmaktadır. Bizim tarafta dünyaca ünlü markalar bulunmasa da, kapı komşumuzda hemen hemen her marka isim mevcuttur. Dolayısı ile marka merakı olan soluğu güney komşumuzda alır. Oysa moda sürekli değişen, yenilenen ve bir seneden öbür seneye aldıklarımız moda dışı kalan eşyalar arasında kalır.

Ama insanoğlu işte illaki modayı yakından takip edecek, marka giyinecek!!!! Bana göre moda insanın kendine yakıştırdığı olmakla beraber, marka giyinmek, üzerinizde meşhur bir markayı taşımak sizi ne insan yapar, ne de karakterli bir kişilik yapar. İnsan, üzerinde taşıdıkları ile bir marka yaratır. 3 liralık bir bluz alır onu güzelce kombinler ve kendinize yakıştırırsınız. Kimse bluzun içerisindeki etiketi görmüyor. Bir de var, 20 liralık bluz alır, kombin yapar giyersiniz ama taşıyamazsınız. Çünkü, kişiliğiniz ve karakteriniz üzerinizindeki etiket ile değer kazanmıyor.

Değer, hal ve hareketleriniz, etrafınızdaki ağırlığınızla kazanılır. Ha bir de parası olmadığı halde marka giyinme gayreti içerisinde olanlar var ya!!! Evde tencere oturmaz, alacaklılar kapıya dayanmış, ev kirası belini bükmüş ama halen daha marka giyinme çabası içinde elinde avucunda ne varsa kılık-kıyafete harcamaktadır. Etrafımızda bu tip insanlar çok. Yani, birileri ile yarış halinde, lüks yaşamın peşinde ve bütün bunların kendisini saygın bir kişilik yapacağını düşünmekte olanlar mevcuttur. Hal böyle olunca ve ebeveyinler bu şekilde bir yaşam tarzı benimsemişken, bunların çocuklarını bir düşünsenize!!!! “Onun var da benim niye olmasın” zihniyeti aile bireylerini yarış atına çevirmiş durumdadır.

Ay sonu gelmeden elde avuçta ne varsa tükenmiştir. Evet, hayat şartları zor, geçim derdi büyük ama tüm bunların yanında herkes ayağını yorganına göre uzatmayı bilirse, markalaşmak yerine geleceğe dair yatırım yapmak hem daha akıllıca olacaktır, hem de yaşam daha az sıkıntılarla yol alacaktır. Lakin, birçoğumuz çağın bu hastalığına fark etmeden yakalanıp, bu girdabın içerisinde dönme dolap gibi dolanmaktadır.

Çocuklarınıza marka olmayı değil, kaliteli insan olmayı öğretiniz. Sakın çevre faktörü , arkadaş çevresi hikayeleri ile bu durumu karıştırmayınız. Oturmuş bir karakter her türlü zorluğun üstesinden gelir. Bilinçli bir akıl, üzerinde giydiklerinin illa marka olması gerekmediğini ve o kıyafetin güzelliğinin üzerinde markalaştığını kavrayabilir ve özgüveni tam bir insan, kılık-kıyafetle değil, zeka ve karakter ile çevresinde saygınlık kazandığını analiz edebilir.

Bu yüzden sevgili okurlarım, devir ekonomi devri ve geleceğe birkaç kuruş birikim yapma devri olduğundan ayağımızı yorganınıza göre uzatmayı bilmeli, markalaşmak yerine kişilik ve karakterimizde gelişim bilincinin farkına varmalıyızdır. Unutmayınız, marka sadece bir isimdir, ama sizin taşıdığınız isminizi marka yapmak tamamen sizin elinizdedir.

Vesselam