0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Güzelyurt’un Rumca anlamı (Omorfi), güzel yer, bölge demektir. Ne portakal bahçeleri bırakıp da gitmişti Rum 74’te!!!! Şimdilerde bizim de el değmedik güzel kalmış bölgelerimizden bir tanesidir. Hele ki portakal, limon ve mandalin ağaçlarının çiçek açtığı dönmelerde yol kenarları yeşil ve turuncu furyasıyla alabildiğine görsel güzellikte bizleri gururlandırıyordu. Evet, “gururlandırıyordu” dedim, çünkü artık bu sektörde tamamen batma noktasına gelmiş bulunmaktadır. Daha doğrusu uygulanan politika ile batırılma noktasına gelmiştir.

Eh Girne bitti, İskele bitti, Mağusa bitti, sıra buraya geldi. Potakal bahçeleri kurutulup, sahipleri bu işten caydırılacak ve arazi satışına çıkılacak. Büyük bir ihtimal ile bu araziler TC-İsrail ortaklığına dayalı inşaat sektörü sahibi kimlikler olacaktır. Otel inşası, casino izinleri, üniversite binaları, öğrenci yurtları bölgeyi baştan başa beton yığınına çevireceklerdir. Aldığım bir duyuma göre zaten dönümlerce arazi YDÜ tarafından 3-5 sene önce satın alınmış. Birkaç gün önce açıklanan bir karar ile de bu yıl 130 bin ton civarı narenciye üretiminden TC’nin alacağı miktar 15bin ton.

Peki ya gerisi için bir çözüm var mı? Biliyorsunuz bizim bütün ihracatımız TC üzerinden yapılmaktadır. Bir pazar imkanı yaratmak ve bunu dış ülkelere satmak zor mu? Cypruvex ne iş yapar? Hükümet edenler bu konuda ne yaptı ya da ne yapacak? Hiç, sadece seyredecek. Çünkü, elimizdeki en önemli üretim dalı olan narenciye ürünleri için geliştirme, yapılandırma ve daha geniş pazarlara açılma imkanı yaratma siyaseti yapılmamıştır. Yapılmamıştır, çünkü bizde mecliste oturup iş üretecek olan insanlarda vizyon ve misyon olmadığı gibi, anne sözünden de dışarıya çıkamıyorlar. Ana emreder, yavru yapar.

Baksanıza İskele-Karpaz arası sahil yolu kimlere peşkeş çekildi? Baksanıza Mağusa’nın yollarına, itmek bilmeyen bir tadilat boyuna yap-boz haline geldi. Baksanıza Girne’nin haline, resmen beton yığını bir şehir olup çıktı. Baksanıza Lefkoşa’daki Selimiye Cami tadilatına yıllandı, mübarek. En önemlisi de, baksanıza Ada’daki kimlik asimilasyonuna. 74 sonrası TC ile kurulan anne-evlat muamelesi bağ sonrası, Kıbrıs Türkü her konuda eriyip bitmektedir.

Bizde siyaset adamı diye geçinen Diyanellosun binasında oturanlar da dış güçlerin emellerine paşa paşa “okey” veriyor. Yani kaleye gelen her topu “gol” olarak yiyorlar, savunma yapacak kapasiteleri yok, atak yapmak için akıllarında bir hamle yok. Çünkü ne vizyon var ne misyon, var olan tek gerçek Kıbrıs Türkünü tarihe gömmek. Vesselam.