0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

“Swan Lake” (Kuğu Gölü) Çaykovski tarafından 1875-76 yıllarında bestelenmiş meşhur dört perdelik bale eseridir. Bir dünya şaheseri olan bu eser, günümüze kadar ilk günkü ilgisini, izlenme potansiyelini toplum üzerinde taze tutmayı başarmış bir eserdir. İşte bu eseri geçtiğimiz günlerde Güney komşumuzda izleme fırsatı yakaladım. Aylar öncesinden reklamı yapılmış ve biletler satışa sunulmuştu.

Ben çocuk yaşlarımdan bu yana baleye büyük ilgi duymaktayım. İlkokul yıllarımda müzik ve bale seçmeli dersler olduğundan, ben baleyi tercih etmiş ve altı yıl boyunca bale eğitimi almıştım. O yıllarda çok iyi hatırlıyorum, Vakıflar Sinemasında Türkan Şoray ve Ediz Hun’a, ülkemizde bir film çekiminde bulunduklarından dolayı onlara bir bale gösterisi yapmıştık. Bale eğitmenimiz Deniz Özen hanımın o yıllarda bu dansa verdiği değeri ve biz çocuklara böylesi güzel bir dansı sevdirdiği için ona yeri gelmişken bir kez daha teşekkür ederim.

Biletlerimizi internet üzerinden aldık ve beklenen akşam geldiğinde yine her zamanki gibi Semen Kozoğlu arkadaşımla haritayı üzerine koyup belirtilen adrese gittik. Oyun Lefkoşa Belediye Tiyatrosunda sahnelenecekti. Binanın önüne geldiğimiz zaman kendimizi Viyana Kültür-Sanat Sarayı’nda gibi hissettik. Gerek girişi, gerek iç kısmı ve gerekse sahne oldukça gösterişli ve pırıl pırıldı. Girişte “Swan Lake”i tanıtıcı panoları asılmış, herkes bu panoların önünde fotoğraf çekiyordu. Eh biz de geri kalmadık. Sonrasında cep telefonundan biletlerimizi görevliye gösterdik ve o da bir cihaz ile biletlerimizi okutarak bizi içeriye aldı.

Gösteri salonunda görevliler herkese oturacakları yeri gösterdiler. Öyle itiş-kakış, gürültü-patırdı yok. Herkes birbirine son derece saygılı ve çevre kültürüne özenli hareket etmekteydiler. Önce oyunun parçası çalmaya başladı, ardından da perde aralandı ve bale gösterisi başladı. Sahnede “çıt” yok. Herkes adeta nefesini tutmuş ve gösteriye odaklanmıştı. Sahne dekoru ve kostümler inanlımaz güzellikte idi. Fakat asıl güzellik, oyuncuların müzikle birlikte bale yaparken yüz mimikleri ile oyuna tamamen adapte olmaları ve o duyguyu yaşamaları idi. Sahneye konan bu eserde bizlere anlatılmak istenen; Bir büyücü tarafından arkadaşları ile birlikte kuğuya dönüştürülen ve bir erkeğin aşkı ile tekrar insan kılığına dönüşebilen, büyük bir aşkı ve büyücünün yaptığı entrikaları anlatan üç perdelik bir oyundu.

Baş balet ve balerinin performansları olağanüstü idi. Dans etmek bir yana dursun, adeta ruhlarına işleyen müzik eşliğinde oyunu bize yaşatıyorlardı. Seyirciye, Swan Lake’in ana temasını tamamen hissettirip yaşatmışlardı. Sonradan öğrendim ki, baş Balerin ve Balet evliydiler. Ve sahneye konan oyunun mükemmelliğinin aşk ve sevgi ile yogrulduğunu ve emekle bütünleşerek kusursuz olduğunu daha iyi anladim. Bale aslında, bir performans sanatıdır. Ve bu bale grubu, bu performansı bizlere fazlası ile sunmuşlardı.

Oyun bitiği zaman yaklaşık yarım saat alkışlar hiç durmadı. Dansçılar bizi reveransları ile defalarca selamladılar. Ben bu gösteri ile biran çocukluk yıllarıma geri döndüm. Bir kez daha bale sanatının insana vermiş olduğu o güzel duyguları en derinden hissederek yaşadım. Teşekkürler güney komşumuz. Ve bir kez daha diyorum ki; Sanat; din, dil, ırk ayırımı yapmadan insanları bütünleştiren bir unsurdur. Vesselam.