0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Geçtiğimiz günlerde Devrim Barçın’ın meclisteki kürsü konuşmasını dinliyorum. Konu, Cumhurbaşkanlığına son üç ay içerisinde atanan danışmanlar ve en son atanan danışmanın da şaibeli olduğu belgelenmiş iken ve dahi tarihin en büyük bütçe açığı yaşanırken, bu kadar çok atama üstelik de liyakata dayalı olmayan atamalar neden? Çünkü hepsi de seçim yatırımı!!! Gördüğünüz üzere sevgili okurlarım, Devletin her kurumunda torpil için kişilerce mevki yaratıp atama yapmak, üstelik de Devlet bütçesinde çok büyük sıkıntılar yaşanırken bunu yapmak, bizlere gösteriyor ki bu ülkenin kangren haline gelmiş bir “torpil” hastalığı var ve hiçbir Devlet adamının Devletin durumu ile alakadar olduğu yok.

Asıl mesele, altlarındaki koltuk gitmesin, başkasına kaptırmasınlar ve oy potansiyelini artırmak için her türlü aymazlığı yapmayı kendilerine yakıştırmaktadırlar. Özellikle son atanan danışmanın DP’den gelme olduğu, Cumhurbaşkanı #Tatar’ı belli ki, Sayın #Denktaş’ın sarf ettiği (Ersin Tatar’ın kazanmaması için elimden geleni yapacağım. Çünkü beni temsil etmiyor) sözleri pek bir ürkütmüş olmalı!!! Bu yüzden de yanına DP’nin adamlarını çekmektedir. Ben şahsen dönüp ardıma baktığımda şu geçen 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı sürecinde yapılan icraatları şöyle değerlendiririm. Sık sık yurt dışı seyahati!!! Öyle ki ülkede kaldığı günler sayılı iken, “ Devlet meselelerini seyahat ederek mi çözdü” diye düşünmeden edemiyorum.

Oldukça aktif kullanılan kişisel sosyal medya hesabı!!! Çevre, doğa yürüyüşü, hava durumu bilgisi, hayvan çiftleşmesi de paylaşımları arasında bulunmaktadır. Görüşmeler için yaptığı tek yorum “Eşit-Egemen Devlet statüsü olmazsa olmaz” diyor inatla!!! Eşitliğin ve egemenliğin ne olduğunu okuyup öğrenmesi ve Güney ile bu konuda yarışabilecek kapasitede olup olmadığı hususu kendisine öğretilmelidir. Anavatan illerinde plaket ve doktora ünvanı alma konusunda kimsenin yetişemeyeceği bir zat olmuştur. Her fırsatta, her türlü spor dalı ile alakadar olduğunu bizlere göstermiştir, su sporları hariç. Ok atma, at binme, kılıç kuşanma, futbol, yağlı güreş “benim işimdir” diyerek sosyal medyada oldukça sık boy göstermiştir.

Kendisini köklü bir Kıbrıslı olarak tanıtırken, aslında sormak gerekirdi, bu memlekette hangi eğitimden geçti, hangi bölükte eli silah tuttu ve 74 harbinde hangi mevzide düşmana karşı çarpıştı? Velhasıl diyeceğim şu ki, makamlar insanlara değil, insanlar makamlara anlam yükler. Bizim Cumhurbaşkanlığı makamı da yukarıda saydığım konularda “Cumhurbaşkanlığına” anlam yüklemiştir. Seçimlerde sonuç ne çıkar bilemiyorum. Çünkü, satın alınan oylar, dağıtılan makamlar, verilen vatandaşlıklar, hibe edilen araziler ve perde gerisinde dönen ayın-oyunlar ile bunları koparan insanlar nasıl bir oy tercihi kullanır, bunu kestirmek biraz zor diye düşünmekteyim. Varsın bir 5 yıl daha diyar diyar gezsin, Ata sporlarının keyfine varsın, aldığı plaketleri sıra sıra dizsin, görüşmelerde ayak direterek “ben oynamam” desin, hatta kendisine sesini yükseltenlere “ama ne kızan bana yahu” desin ve gün gitsin maaş hesaba yatsın. Daha da yazmayayım. Bu kadar bilgi yeterli sanırım sevgili okurlarım!!!! Vesselam.