Kristof Kolomb döneminde doğan ve 507 yıl boyunca okyanusun dibinde sessizce yaşayan Ming, bilim insanlarının eline geçtiğinde hala hayattaydı. Tarihin en uzun ömürlü bireysel canlısının yaşını hesaplamaya çalışan araştırmacıların yaptığı büyük hata ise, ölümüne neden oldu.

Okyanusun binlerce metre altındaki karanlık ve dondurucu sularda, insanlık tarihinin en büyük olaylarına sessizce tanıklık eden canlılar yaşıyor. Dünyanın en uzun ömürlü canlıları denildiğinde ise akla genellikle binlerce yıl hayatta kalabilen dev deniz süngerleri geliyor.
Örneğin 2015 yılında, bir minibüs büyüklüğünde olan ve yaklaşık 2300 yaşında olduğu tahmin edilen dev bir sünger keşfedildi. Ancak bu süngerler “koloni” halinde yaşayan organizmalar olduğu için, bilim dünyası “tekil” bir birey olarak en uzun yaşayan canlıyı bulduğunda yer yerinden oynadı. Bu canlı, 2006 yılında İzlanda açıklarında bulunan ve “Ming” adı verilen bir okyanus istiridyesiydi.

Chip’te yer verildiği gibi Ming, okyanus tabanından çıkarıldığında aslında ne kadar özel bir canlı olduğu bilinmiyordu. Bilim insanları, tıpkı ağaçların yaş halkalarını sayar gibi, bu tür istiridyelerin kabuklarındaki büyüme çizgilerini mikroskop altında inceleyerek yaşlarını hesaplayabiliyor. İstiridyenin kabuğu, her yıl mevsimsel değişimlere göre hızlı veya yavaş büyüyen katmanlar oluşturuyor.
Yapılan ilk incelemeler, bu canlının 405 yaşından büyük olduğunu gösterdi. Ancak daha sonra yapılan hassas karbon testleri, Ming’in tam 507 yaşında olduğunu kanıtladı. Yani bu istiridye Dünya’ya gözlerini açtığında takvimler 1499 yılını gösteriyor, Çin’de Ming Hanedanlığı hüküm sürüyor ve Amerika kıtası henüz yeni keşfediliyordu.
Ölümsüzlüğün sırrı ve insanoğlunun dokunuşu
Peki, bir istiridye nasıl olur da Rönesans’tan Sanayi Devrimi’ne, iki Dünya savaşından televizyonun icadına kadar her şeyi geride bırakacak kadar uzun yaşayabilir? Deniz biyologlarına göre bu türün sırrı, inanılmaz derecede yavaş olan metabolizmasında gizli. Ming ve türdaşları çok az oksijen tüketiyor ve hücrelerini yenileme konusunda kusursuz bir genetik yapıya sahipler. Hücre hasarları yaşlandıkça artmıyor, bu da onları doğal birer “yaşlanmazlık” abidesi haline getiriyor.

Ming’in hikayesi ise ne yazık ki mutlu bir sonla bitmedi. 507 yıl boyunca okyanusun dibinde güvenli bir hayat süren bu istiridye, 2006 yılında araştırma gemisinin ağına takıldığı gün hayatını kaybetti. Denizin tabanından çıkartılıp dondurulduğunda, aslında Dünya’nın bilinen en yaşlı tekil hayvanı öldürülmüş oldu.
Yani insanlık, tarihin en uzun yaşayan bireyini bulduğu gün onu kendi elleriyle yok etti. Ming, bugün biyolojik sınırların ne kadar esneyebileceğinin bir sembolü olarak bilim tarihindeki yerini korurken, insanoğlunun doğaya karşı hoyrat müdahalesinin de hüzünlü bir hatırası olarak anılıyor.





