Euronews’in aktardığı rapora göre, bu insanlar yalnızca ekonomik yoksunluk içinde değil, aynı zamanda aşırı sıcaklar, seller, kuraklık ve zehirli hava kirliliği gibi çevresel tehditlerle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu durum, sadece kalkınma meselesi değil, aynı zamanda gezegenin karşı karşıya olduğu iklimsel baskılarla doğrudan ilişkili bir yoksulluk tablosunu gözler önüne seriyor.

Toplamda 887 milyon kişi, akut çok boyutlu yoksulluk içinde yaşıyor ve en az bir iklim tehlikesiyle karşı karşıya. Bunlardan 651 milyonu, aynı anda iki veya daha fazla tehdide maruz kalıyor. Dahası, yaklaşık 309 milyon insan, üç ya da dört iklim tehlikesinin çakıştığı bölgelerde yaşamını sürdürüyor.
En yaygın iklim tehdidi, 608 milyon yoksul insanı etkileyen aşırı sıcaklar. Hemen ardından 577 milyon kişiyi etkileyen hava kirliliği, 465 milyon kişiyi tehdit eden seller ve 207 milyon kişinin yaşadığı kuraklık bölgeleri geliyor. Raporun yazarlarından OPHI Direktörü Sabina Alkire, “İnsanlığı iklim eylemlerinin merkezine koymak için bu çakışan yükleri anlamak çok önemli” ifadelerini kullanıyor.

Raporda, özellikle Güney Asya ve Sahra Altı Afrika, yoksulluk ve iklim tehlikelerinin örtüştüğü en riskli bölgeler olarak tanımlanıyor. Güney Asya’da yoksul nüfusun yüzde 99,1’i, yani yaklaşık 380 milyon insan, en az bir iklim tehdidi altında yaşıyor. Sahra Altı Afrika’da bu sayı 344 milyon.
Ayrıca, alt orta gelirli ülkeler, bu krizlerin yükünü en fazla taşıyor. 548 milyon yoksul, en az bir çevresel tehditle karşı karşıyayken, 470 milyona yakın kişi ise iki ya da daha fazla tehditle mücadele ediyor.
Rapor, yalnızca yoksulluğun ekonomik yönüne değil, çok boyutlu doğasına da dikkat çekiyor. OPHI’ye göre, yoksul bireyler yalnızca gelir eksikliğiyle değil; kötü sağlık, yetersiz beslenme, eğitimsizlik, temiz suya ve güvenli işe erişimsizlik gibi birçok eşzamanlı dezavantajla da mücadele ediyor.
Bu duruma örnek olarak Bolivya’dan Ricardo adlı bir Guarani Yerli topluluğu mensubunun yaşamı anlatılıyor. Ricardo, ailesiyle birlikte kalabalık bir evde yaşıyor, çocukları okula gitmiyor ve tüm yetişkinler gayri resmi işlerde çalışıyor. Evde yalnızca bir banyo ve kömürle çalışan bir mutfak bulunuyor. Bu yaşam koşulları, yoksulluğun yalnızca maddi değil, çok yönlü bir sorun olduğunu açıkça gösteriyor.
UNDP’nin geçici yöneticisi Haoliang Xu, iklim krizine karşı yoksulları korumanın acil bir görev olduğunun altını çiziyor: “Yaklaşık 900 milyon insanı tehdit eden bu iklim riskleriyle yüzleşmeden küresel yoksulluğu azaltamayız.”