Ekrem İmamoğlu’na “Akın Gürlek’ davasında “hedef gösterme” suçundan beraat, Kamu görevlisine hakaretten 1 yıl 8 ay hapis cezası – Kıbrıs Detay
DOLAR 40,2512 0.11%
EURO 46,8814 0.4%
ALTIN 4.338,900,98
BITCOIN 48126642,46%
İstanbul
30°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Ekrem İmamoğlu’na “Akın Gürlek’ davasında   “hedef gösterme” suçundan beraat, Kamu görevlisine hakaretten 1 yıl 8 ay hapis cezası
  • Kıbrıs Detay
  • Genel
  • Ekrem İmamoğlu’na “Akın Gürlek’ davasında “hedef gösterme” suçundan beraat, Kamu görevlisine hakaretten 1 yıl 8 ay hapis cezası

Ekrem İmamoğlu’na “Akın Gürlek’ davasında “hedef gösterme” suçundan beraat, Kamu görevlisine hakaretten 1 yıl 8 ay hapis cezası

ABONE OL
Temmuz 16, 2025 15:32
Ekrem İmamoğlu’na “Akın Gürlek’ davasında   “hedef gösterme” suçundan beraat, Kamu görevlisine hakaretten 1 yıl 8 ay hapis cezası
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 7 yıl 4 aya kadar hapis ve siyasi yasak talebiyle yargılandığı Akın Gürlek davasında üçüncü duruşma bugün yapıldı. İmamoğlu, “hedef g

österme” suçundan beraat ederken “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıl 5 ay ceza “tehdit” suçundan 2 ay 15 gün ceza aldı.

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı Akın Gürlek davasında üçüncü duruşma bugün yapıldı. Silivri’deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu içindeki mahkeme salonunda görülen duruşma 10:00’da başladı. Verilen aranın ardından saat 13:30 civarında karar verildi.

Kamu görevlisine hakaretten 1 yıl 8 ay hapis cezası

İmamoğlu, “hedef gösterme” suçundan beraat ederken “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıl 5 ay ceza “tehdit” suçundan 2 ay 15 gün ceza aldı. İmamoğlu’nun ceza aldığı kararlar oy çokluğu ile verildi. Mahkeme heyetinde bir üye İmamoğlu’nun bütün suçlamalardan beraat etmesi yönünde oy kullandı.

Neler oldu?

İmamoğlu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i “tehdit edip, hedef gösterdiği” iddiasıyla 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası ve siyasî yasak talep ediliyordu.

Duruşmayı izlemeye gelenler arasında Dilek İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Bülent Tezcan ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik gibi isimler vardı. Protokol ve basın için ayrılan bölüm doldu. İşte İmamoğlu’nun savunması

T24’ten Can Öztürk aktardı:

Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu, savunmasına “Konuşmam hayat kadar kısa olacak” diyerek başladı ve şu şekilde devam etti: 

“Mütalaaya karşı beyanda bulunmadım aslında sadece o güne dair yorumlarımı sizlerle paylaştım. Uygun görürseniz konuşacağım. Hayat kısa zaten. Hayat kadar kısa olacak konuşmam.

Burada bulunmamızın sebebi sadece bir panelde söylenecek sözler ile sınırlı kalabilecek değil. Türkiye’nin dönüm noktasında yargılanmamızı bile olması gereken mahkemede yapamıyoruz. Her şey olağanüstü gelişiyor. Geçen duruşmada duygularımı ifade ettiğim konuşmamamı etrafımızdaki riskler karşısında iktidarın da tabiri ile ‘İç cephenin güçlendirilmesi gerekiyor. Bundan başka bir yol yoktur’ diyerek sözlerimi bitirmiştim. Bu sözlerimin üzerinden 1 ay bile geçmeden olumlu sonuçlar beklerken tam tersi yönünde ilerlemesinin hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim. 

Alelacele ve telaşla yeni iddianemeler ortaya çıkıyor. 18 yaşındaki bir Ekrem hakkında yaptığım bir işlem nedeniyle işlem yapıyorlar. Ben sordum 17 yaşında ne yapacaksınız diye. ‘Vasini çağıracaktık’ diyorlar. Doğru mu diyorlar bilmiyorum.

12 şehit veriyoruz. Şehitlerimizi nasıl verdik bunu bile sorgulayamıyoruz. Hiçbir şey yokmuş gibi mangalda kül bırakmayan kişilerin çıtı çıkmıyor. Bir LGS sınavında bile adaleti sağlayamama seviyesine geldiğimiz bir cenderenin içerisindeyiz

Marttaki operasyonların üzerine ekonomik olarak çok büyük sıkıntıların içerisinde olduğumuz bir döneme girdik. Hukuki düzeni güçlü, hukukun üstünlüğünü uygulayan yarının nesillerini yetiştiren ülkelerin kazanacağını biliyoruz. Ancak bir uydurma stratejilerle ‘Ben ekonomistim’ diyerek yöneten bir kişinin yaşattıklarını çekiyoruz.

Dünyanın en büyük faizini veriyoruz, yüzde 46. Böyle bir ülkede yüzde 60’ları bulan maliyetlerde biz buradayız. Bu ülkedeki sanayici, çiftçi üretemiyor. Konkordato ilanlarıyla rekor kıran bir ülkedeyiz. Bu büyüyen kriz özellikle milletimiz içerisindeki gelir dağılımındaki adaletsizlik, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede biz neler ile uğraşıyoruz.”

Mahkeme başkanı İmamoğlu’nun sözlerini böldü: Bütün olay bunlarla alakalı!

İmamoğlu’nun ekonomi hakkındaki sözlerini mahkeme başkanı böldü. İmamoğlu, “Bitiriyorum, izin verin. Zaten bütün olay bunlarla alakalı. 20 saniyede bir iddianame yazılıyorsa bütün olay budur” dedi

Savcı ve İmamoğlu arasında “Bana bakarak konuşma” gerginliği!

Savcı “Bana bakarak konuşmayın” diye İmamoğlu’na tepki gösterdi. Savcı, İmamoğlu’na sesini yükseltti. İmamoğlu, mahkeme başkanına “Savcıya bakarak konuşmak yasak mı? Bakmaya da meraklı değilim” diyerek tepki gösterdi. 

“Terörsüz Türkiye diye tariflenen bu süreç bizim için çok önemli”

İmamoğlu, gerginliğin ardından savunmasına şu sözlerle devam etti: 

“Burada özellikle şu soruyu not olarak düşelim; ya adalet ya sefalet. Adalet yoksa kıtlık var sefalet var. 4 ay içerisinde İmamoğlu’na karşı yürütülen operasyonlar nedeniyle buradayız.

Milletimiz gidip daha dün kurulan ülkelerin kapasında vize için beklemesin. İtibar budur. Türkiye’nin küresel konjonktürünü yerine getirine getirmek yükümlülüğümüzdür. Yarınlar da bizim. Bu sesimizi yazıyla beraber okuyacak kişilere sesleniyorum zor günlerden geçiyoruz. Terörsüz Türkiye diye tariflenen bu süreç bizim için çok önemli. Bizler yurtta barış dünyada barış ilkesini sürdüreceğiz. 

Tarihimiz barışçıl siyasetin güçlenmesi için attığımız adımlarla doludur. Ancak ne zaman koltuğu tehlikeye girse millete karşı cephe alanların samimiyetini sorgulamaktan geri durmayız. Orta Doğu’da adeta bir kutup yıldızı gibi parlayacak bölgeyi barışa ulaştıracağız.

MHP ve DEM Parti’ye seslendi 

MHP ve DEM Parti’ye sesleniyorum. Bu süreci kendi ikballeri için gören akıldan kendinizi ayrıştırın. Sürecin şeffaf, katılımcı kucaklayıcı olması konusunda ciddi adımlar atmalısınız. Nitelikli çoğulculuk için adımlar atılmalıdır. Tarihi adımların sonuçlanması için hukuk dışı uygulamalardan kayyımlardan uzaklaşılmalıdır. Siyaset buradan ikbal aramasın. Burası bir mahkeme salonudur, siyasetin buraya etki etmemesi gerektiğininin altını çizmek istiyorum.

Bu sürecin demokratik ve ortak akıl ile birlikte yürümesi en büyük arzumuzdur. Bu memleket hepimizindir. Ne güzel söylemiş Nazım Hikmet…
 
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
 
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
 
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim….
 
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…

“Ben yargının siyasete aparat yapılmasıyla mücadele ediyorum”

Bu millet bunu başaracak. İstedikleri kadar sesimizi kısmaya çalışsınlar. Biz hak yemedik hakkımızı da yedirmeyeceğiz. Bugün savunmalarımın en şiddetlisini yapıyorum. Ben yargının siyasete aparat yapılmasıyla mücadele ettim, ediyorum ve devam edeceğim. Kötülük yapanlara ve kötülere karşı mücadelede dim dik ayaktayım, gençliğimin olduğunun da farkındayım.”
 
“Allahım milletimizi kötülüklerden korusun” diyen İmamoğlu’na izleyiciler “Amin” diyerek yanıt verdi 

Avukat İlkiz’den İmamoğlu’nun sözünün kesilmesine tepki: Kime bakarak konuşacağıma ben karar veririm

İmamoğlu’nun avukatı Fikret İlkiz, savcının ve mahkeme başkanının İmamoğlu’nun sözünü kesmesine tepki göstererek savunmasına şu sözlerle başladı:

“Heyetinizi görmek istiyorum ve sizlere hitaben bir savunma yapmak istiyorum. Ayrıca savunmayı yaparken kime yapacağıma kime bakacağıma ben karar veririm. Sanık savunma yaparken araya girilmemesini rica ediyorum. Eğer herhangi bir şekilde bir yanıtla karşılaşırsak ben de uyarımı yaparım.

İmamoğlu’nun ilgili konuşmalarının bant çözümleri eksik olarak zapta geçiriliyor. ‘Hakkımdaki iddianameyi içime sindiremiyorum’ dedi. Size neden zindandan geldiğini de sordu.Şundan da bahsetti; ‘Biz yargılanmıyoruz, direkt cezalandırılıyoruz’ Bunlardan bahsetmeden savunma yapmak mümkün değil. Niye bunları tekrar tekrar söylüyorum.

Dönüyorum davaya, iddianameye, OdaTV yayınlarına. Savcılardan birisi OdaTV’yi izliyor. Sadece OdaTV’de yer alan bir durum iddianameye işleniyor.

Mehmet Pehlivan’ın tutukluluğuna tepki 

Birkaç satırdan 3 suç çıkardınız hakaret, terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme ve tehdit olduğunu söylediniz. Ekrem İmamoğlu CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’ın gözaltına alınmasına ilişkin olarak birkaç şey söyledi. ‘Çağrıldığı zaman gelen kişilerin evini basıyorsunuz. Böyle bir muamele yapıyorsunuz. Elinizden ne geliyorsa yapıyorsunuz. Bu zihniyeti söküp atacağız’ dedi.

Savcılığa avukat Mehmet Pehlivan dahil avukatlarıyla birlikte gitti. Kendisi size verdiğim belgeyi imzalayamadan içeri atıldı. Eğer olsaydı size verdiğim yazılı savunmayı imzalayacaktı.

Çok mağdur kişinin ismi Resmi Gazete’de yayımlanan HSK kararnamesinde. Terör örgütlerinin hedefine mi koymuş oluyor bu kişileri. Ceza davalarında eleştirilen kişileri bu şekilde anlatmak delildir diyebilirsiniz.

O zaman biz herhangi bir savcının yaptığını bir bir sıralarsak, bunlar hakkında haber yazarsak bu kamuoyunu aydınlatmak mıdır, yoksa hedef gösterme midir? Bir haber yayımladık. ‘Yasadan üstün savcı’ başlıklı bir haber çıkıyor Cumhuriyet gazetesinde hem de tam sayfa. Bununla ilgili ne yapılır hemen dava açılır. Ama aynı savcıyla söyleşi yapıldı.

Çağırdılar Mehmet Pehlivan’ı gitti, tutukladılar. O zaman ev baskınlarına ne gerek vardı. İmamoğlu buradaki konuşmasında ‘Bizim gözümüzü korkutacaksanız bunlar bizi korkutmaz’ diyor.”

Erdoğan’ın 98 yılındaki konuşmasına atıf: Şaşmaz ve değişmez adalet ilkelerine inanıyoruz

Av. İlkiz, savunmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı iken 1997’de Siirt’teki bir mitingde okuduğu şiir nedeniyle 1998 yılında aldığı hapis ve siyasi yasak cezası sonrası yaptığı konuşmayı alıntıladı. İlkiz şu ifadeleri kullandı:

“Bundan 27 yıl önce bir belediye başkanı neler dedi? Eviniz basıldı mı? Kaldığınız cezaevinin koşulları nasıldı? O belediye başkanı ne dedi bakalım…

‘Her şeyden önce bugün kendi ülkemde böyle bir konuşma yapmak zorunda kaldığım için üzgün olduğumu belirtmek istiyorum.

Çünkü güneş gibi açık hakikatleri savunmak zorunda olmak, bir insan olarak beni üzüyor. Fakat bilinmelidir ki üzüntüm kişisel bir üzüntü değildir. Bu ülkenin başına getirilenlere üzülüyorum.

Mafyalaşmanın, çeteleşmenin, kokuşmuşluğun dibe vurduğu bir ortamda; benim yolsuzluktan değil, cinayetten değil, kul hakkı yemekten değil, sadece ve sadece okuduğum bir şiir nedeniyle ceza almam, beni değil, sadece bu ülkenin hukuk anlayışını küçültür.

Bu ceza milyonların bana olan güvenini değil, adalete olan güvenini sarsmıştır.

Yargının üzerine siyaset gölgesinin düştüğünü uzun zamandan beri, kapatılan partilerden, içeri tıkılan düşünce ve siyaset adamlarından, aydınlardan, gazetecilerden dolayı zaten biliyorduk.

Siyasi rakiplerimiz ve kendilerini iyi bilen güç ve çıkar odakları, seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular.

Bu odaklar, ne yazık ki hepimizin ihtiyacı olan hukuku, kendi küçük ve çıkarcı düşüncelerine alet etmekte bir sakınca görmediler.

Adalet gün gelecek yargıyı siyasallaştıranlara da lazım olacaktır. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Çünkü biz şaşmaz ve değişmez adalet ilkelerine inanıyoruz. Çünkü biz kamu vicdanı denen ve asla yanıltılamayan değerin farkındayız.

Adalet! Evet, adaletten bahsediyorum. Toplumdaki ortak paydalardan en önemlisi olan adalet duygusunu yaraladığınız zaman, yalnızca haksız mahkûmiyetlere yol açmış olmazsınız.

Bu ülkenin hukuki geleceğini, bu milletin vicdanını da yaralamış ve kanatmış olursunuz. Bu kararı ve düşünce özgürlüğü kapsamındaki diğer yanlış kararları kendi çocuklarınıza izah edemezsiniz. Yaşadığımız dünyaya izah edemezsiniz.’

Akın Gürlek’in avukatı Adır’ın söz hakkı talebi reddedildi: Burası belediye meclisi değil!

Mahkeme başkanı söz almak isteyen Akın Gürlek’in avukatı Abdullah Adır’a söz hakkı vermediğini söyledi. Söz almak için ısrar eden ve “Yanıt hakkı doğdu” diyen Adır’a mahkeme başkanı “Burası belediye meclisi değil” diye tepki gösterdi. 

İmamoğlu’ndan “yargı tacizi” vurgusu 

“Yargı tacizi altında olan bir kişi olarak yoğun bir saldırı altında olduğumun altını çizeyim” diyen İmamoğlu’nun son sözünü mahkeme başkanı CD kaydının yenilenmesi gerektiği için durdurdu.

Konuşmasına devam eden İmamoğlu, şunları söyledi:

“Son söz benim için uygun bir kavram değil. Hiçbir zaman sözün bittiği yerde olmayız. Yargı tacizine uğrayan biri olarak yoğun bir saldırı altındayım. Mahkemenin esas çatısı altında değil de Silivri’ye nakledilmiş şekilde göçebe bir yargılama var.

Ahmak davası var. 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak kararı verildi. 3 yıldır istinaf mahkemesinde bekliyor. Türkiye yargı tarihinde olmamış biçimde Beylikdüzü davasında 5 kez mütalaa vermeyen bir yargı makamı ile karşı karşıyayım. Diğer davalarımda savcılık makamı ortada yok. Bu davada ise savcı benim savunmama müdahale etti. Burada sizinle ilgili önemli bir şey söyleyeceğim. Belki medyayı takip etmiyorsunuz. Bunları benden duyun istiyorum.

“Savcı bana kaşlarını çatarak bakmasın, işlemez”

Ben vah memleket vah demek istemiyorum. Bu mahkemenin bu silsileye dahil olmasını istemiyorum. Murat Çalık kardeşimin tahliye olmasını istiyorum. Oradan oraya sevk ediliyor. Yeter, yeter! Burada savcı bana kaşlarını çatarak bakmasın işlemez çünkü. Ben bu cennet vatanda 1 kişi için tehditim. O da ben değil milletin tehdit ettiği bir kişi. Sandıkta 4 kere yendim 5. kez yeneceğim için tehdidim!”

Duruşmaya 45 dakika ara verildi. 

Duruşmadan sonra Özel – İmamoğlu görüşmesi bekleniyor

Duruşma arasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özgür Özel, “Gidecek misiniz?” sorusuna “Duruşmadan hemen sonra İmamoğlu’nu ziyaret edeceğim” yanıtını verdi. 


“Milletin gönlünden beni silemezsiniz”

Davanın ilk duruşması 11 Nisan’da, ikinci duruşması ise 16 Haziran’da yapıldı. İmamoğlu, 16 Haziran’daki duruşmasında, “Resmim yasak, sesim yasak, sosyal medya yasak… Ama bilin ki milletin gönlünden beni silemezsiniz” dedi. İmamoğlu’nun savunmasından öne çıkanlar şöyle:

“Ve gelelim en vahim meseleye:

Gelelim turpun büyüğüne, dananın kuyruğuna, ahtapotun kollarına… Benim anamın ak sütü gibi helal diplomamı bir koltuk uğruna iptal ediyorsunuz. 28 kişinin daha hayatını mahvediyorsunuz. Savcılık bu işi hızlandırmak için devreye giriyor! Bu yapılır mı?

Ülke yanıyor. Ekonomi çökmüş. Millet umutsuz. Çocuklar ağlıyor. Ama siz hâlâ cezalandırma peşindesiniz. Resmim yasak, sesim yasak, sosyal medya yasak… Ama bilin ki milletin gönlünden beni silemezsiniz. Sevgi büyür, büyür, büyür!”

İmamoğlu neden yargılanıyor?

Ekrem İmamoğlu, 20 Ocak 2025’te Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması Paneli’nde konuştu. CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’ın gözaltına alınmasına tepki gösteren İmamoğlu, Akın Gürlek’e şöyle seslendi:

“Cem Aydın’ı ifade için çağırıyorsun. Evine baskın yapıyorsun. Senin amacın milletin gözünü korkutmak. Başsavcı sana söylüyorum. Senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına kimse dayanmasın.”

İmamoğlu’nun bu sözleri soruşturmaya konu oldu. Savcılık, “tehdit ve terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek” suçlamalarıyla soruşturma başlattı.

Gürlek’in “mağdur” sıfatıyla yer aldığı iddianamede İmamoğlu’nun 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması, kamu görevinden men edilmesi, seçme ve seçilme ehliyetinden yoksun bırakılması talep edildi.

İddianamede, halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürüten Gürlek’in, geçmişte terör davalarına bakan ağır ceza mahkemelerinde başkanlık, sulh ceza hakimliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu belirtildi.

Bu görevleri sırasında, başta DHKP/C olmak üzere çeşitli terör örgütlerince hedef alındığı vurgulandı.

İddianamede, İmamoğlu’nun konuşmasının Gürlek’i hedef gösterdiği ve “terörle mücadelede yer almış kişileri hedef gösterme” suçunu oluşturduğu ifade edildi. Ayrıca, İmamoğlu’nun kullandığı ifadelerin kamu görevlisi Gürlek’i küçük düşürücü nitelikte olduğu ve düşünceyi açıklama sınırlarını aştığı belirtildi.

27 Ocak’taki basın toplantısında İmamoğlu’nun, mahkemelerde görevli bir bilirkişiyi hedef göstererek “yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs etmek” suçunu işlediğine ilişkin soruşturmanın devam ettiği kaydedildi.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r