0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hayat pahalılığı ve ardı arkası kesilmeyen zamlar ile ilgili bir paylaşımda bulunarak “Bir döngüye girdik ve bu pek çok insanımızı bitirecek” dedi.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hayat pahalılığı, asgari ücret belirlenmeden gelen ard arda gelen zamlar ve asgari ücret belirlendikten sonra gelen zamlar ile ilgili sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

Erhürman yapılan zamlar ve hayat pahalılığına işaret ederek, “Bir döngüye girdik ve bu pek çok insanımızı bitirecek” dedi.

Erhürman, Hayat pahalılığının dört ay sonra beklentinin üzerinde bir şekilde artacağını dile getirerek, bu döngünün yine tekrar edeceğini dile getirdi.

“Herkes denetim diyor ama denetim için uygun enstrüman da üretilmiyor hükümet tarafından” ifadelerini kullanan Erhürman, üretilmeye kalkılsa da uygulanmayacağının açık olduğunu belirtti.

Tufan Erhürman’ın tam paylaşımı şu şekilde:

“Önce hayat pahalılığı % 48.5 olacak denildiğinde gelen zamlar, sonra asgari ücret görüşmeleriyle başlayan süreçteki zamlar ve nihayet asgari ücretin belirlenmesinden sonra gelen zamlar.

Doğal olarak hepsi hayat pahalılığına yansıyacak. Dört ay sonra beklentinin üzerinde bir hayat pahalılığı oluşacak bu durumda. Ve sonra aynı döngü tekrar yaşanacak.

Alım gücü düştü, düşecek. Piyasada yabancıların talebinin belirleyici olduğu sektörlerde fiyatlar onların alım gücüne göre yükselmeye devam edecek.

Bir döngüye, bir sarmala girdik ve bu pek çok insanımızı bitirecek. Herkes denetim diyor ama denetim için uygun enstrüman da üretilmiyor “hükumet” tarafından. Üretilmeye kalkılsa da uygulanmayacağı açık. Uygulansa da bu aslında sürdürülebilir değil.

Planlama, stabil para birimine endeksli muhasebe sistemi, teşvikler, sosyal yardımlar, vergiler… Her şeyi bütünlüklü biçimde masaya yatırmak gerekiyor.

Hep söylüyoruz…. Bu artık bir var oluş sorunu… Ama bunu kavrayacak ve çözüm arayacak, üretecek bir “hükumet” yok ortada… Gündemleri yine, yeniden bakan değişimi, kurultay, vs.

Ölü gözünden yaş beklenmez! 2024’te Kıbrıs Türk halkının önündeki tarihsel sorumluluğun bu zihniyetten kurtulmak olduğu bir kez daha açık biçimde ortada…”