0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Sn. Ünal Üstel UBP’de kurulay kazanı kazanmaya başladı. Üşümeyesin diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini bugüne kadar bilemedin. Sana oy veren halkın kıymetini bilmezken yakın dostlarını, sadık Leventlerini kızağa çektin. Görev verdiğin gençlerin iyi yaptığı işleri, görmezden geldin. Ve onlara daha etkin görevler vermedin. Gurur ve ego seni teslim alırken sen Angara Angara senden yardım umar her düşen dara diyerek Ankara yollarını arşınladın. Sn Boşbakan, Oğlanlar ile mangal partisi yaparken eskilerden kalan ‘Yolcudur Abbas bağlasan durmaz’ şarkısını dinlemeye başladık. Sen ‘ŞAK’ diye verilen emirleri ‘Tak ‘ diye uygularken ego Ozon tabakasından düştü. Güven ise yerlerde sürünüyor. Başkalarını ağlatarak gülemezsin. Başkalarının felaketi üzerine saadet bina edemezsin. Yıkılır. Güldüreceksin ki gülesin. Karıncanın hatırını sormayandan Süleyman olmaz

**

Sn. Erhan Arıklı  Chalenger uzay araçları ile Ay’a yolculuk bile yapabiliriz dediğiniz Ercan, uzay çağından yontma taş devrine everilmiş durumda. Elektrik yok. Ulaşım yok. Ercan Yoklar vadisinde yol alıyor. O öve öve bitiremediğiniz Ercan’a dışarıdan baktık yeşil türbe içine girdik estağfurullah tövbe dedirtti. Aniden kesilen elektrikler devreye girmeyen jeneratörler uçak yolcularının da hayatının tehlikeye atıyor. Başbakan bir haftada bininci defa Ankara’ya gitmek için uçak alanındaymış. Yahu O gözlerinden ameliyat oldu. Ülkenin ne halde olduğunu görmüyor da Ercan havaalanını mı görecekti?  Yollara luggolar (Çukur) açan. Asfalt Yolları monobadiye ;(Tarla yolu) çeviren KKTC’yi sevenler derneği üyeleri Ercan’a sabotaj yaptı. Sn. Arıklı,   bazı insanlar vardır, çok özeldirler. Onlar büyü gibidirler, değdikleri hayatı cennete çevirirler. Bazıları ise cehenneme.

**

Sn. Özdemi Berova resen vergiler havada uçuşuyor. Vergi Dairesinin salonları kum atsan yere düşmüyor. Vergi Dairesine gidiyorsun hesap kitap faiz derken bir rakam çıkıyor. O rakam bilgisayara işleniyor. Sen bu faize ve miktara dönüp itiraz ediyorsun. Bağımsız, bağlantısız egemen KKTC’nin mümtaz memuru sana ne diyor biliyormusun? Biliyorsun da söylemeye utanıyorsunuz.  KKTC’nin memuru bizim bilgisayarlar Ankara’ya bağlıdır. Biz rakamları girdikten sonra değişiklik yapamıyoruz. Ankara’daki memurlara bildiriyor ve değişikliği onlar yapıyor. Yapmazlarsa hata da olsa sen o vergiyi hataya rağmen ödeyeceksin diyor.  Annem köfteler. Ört ki ölem. Hadde bağımsız egemen bir faizi bile değiştirmekten aciz sonsuza kadar yaşatacağımız KKTC’nin şerefine fon deep yapalım

**

Sn. Hasan Taçoy futbolda bir slogan var. Golün rüzgarı esmeye başlayınca tribünler Haydi bastır diye tezahürat yapar. Kurultay yaklaşırken, koltuğa çıkan merdivenleri birer birer çıkarken korkunun ecele faydası olmadığını bilmeyenler, önüne androş (Takoz)  ayağına kelepçe takmaya çalışıyorlar. Rahmetli babam yörü de gorkma ovlum derdi. Sn. Taçoy, başkanlık yolunda yoluna konan takozlardan oluşan yaranı gören tuzluğu kopup geliyor. Olsun sen Lefkoşa’nın dar sokaklarında ve  hısar üstünde büyüdün. Parti başkanlığı yarışında hançerlendin ve sıkıntılar yaşadın. Neron Roma’yı yakmış. Anasını satar o başkanlık için sen partiyi yakmaya çalışanları yakarsın. Yörü de korkma

**

Sn. Pınar Barut,   bak sevgili Pınar sen ve Ayşemden Akın, birilerinin nasırına fena basıyorsunuz. Ayşemden dini bütün olduğu iddia edilen Tarikatlar tarafından dava edilirken, benzer safsatalar ile sende dava edilmiştin.  Arıklı abiciğinin öve öve bitiremediği Ercan’da dün elektrik kesintisi vardı. Jeneratörler bile çalışmadı. Uçaklar havada kaldı yerdekiler uçamadı. Arıklı abin bir saat rötardan sonra 40 dakika uçakta bekledi. Sen ve Ayşemden’in sabotajı  Ercan’da nelere mal oldu gördünmü? teknik arızamı yoksa insan eliyle yapılan sabotajmı diye soruyor. Abim gel sen sırf Arıklı’ya gıcık olduğun için bu sabotajı yaptığını itiraf et. Yoksa bu suç masum bir insan olan Arıklı’nın üstüne kalacak. Günahtır.  Sevgili Pınar bak abim Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil. Sen suretleri boşver

**

Sn. Plümer Osman Boşbakanın derdimiz kurultay değil ülkemiz sözleri sonrasında  Maşallahı bastın. Üstüne üstlük p eki iktidara geleli ne yaptınız, açıklarmışsınız.? diye sordunuz. Hastahane yok, ilaç yok, okullar dökülüyor, yollar delik deşik, marketler zam üstüne am yaparak bu halkın hergün anasını beller dedin. Plümer dostum ilaç vardı da boşbakan vermedi mi? Başbakanımızı üzdün. Akşam üzüntüden çorapsız yalınayak yattığını duydum. Eğer  iş ceza kesmeye kaldıysa hakimde biziz, savcıda biziz diyoruz ya. Nedense cezanın faturasını kesiyoruz. Ama seçim zamanı sandıkta makbuzu keseceğimizde cezanın makbuzunu kesme işini erteliyoruz. Halk olarak bizler noktayı, cümlenin sonuna değil. Tereddüt ettiğimiz yerde koymadıktan sonra kısır döngü böyle sürüp gidecek..

**

Sn. Ürün Solyalı, tarikatları soruşturma ve önlem alma konusunda ‘CÜCE’ ama biyat konusunda  ‘Yüce ‘ olan meclisin kürsüsünden Anagiller Familyasına mensup ‘Peki Efendim’ derneği üyelerine tarikatlara yapılan yardımları sordun. ŞAK diye verilen emirleri emme basma tulumba gibi kafa sallayarak TAK diye sorgusuz sualsiz yerine getirenlerin gözlerinin içine bakarak Süleymancılar Tarikatına mensup Tahsil Çağındaki Talebelere yardım Derneğinin Lefkoşa ve Haspolat Derneği şubelerine yapılan yardımın 2 milyon beş yüz bin TL’lik yardımın hükümetin araştırması gerektiğini belirttin. İlahi Ürün, Anası susamasın diye renga almaktan korkanlar mı bu işi çözecek? Ah be Ürün. Ah be abim, Yazıcının şahidi tarayıcı. Dos işler windows övünür. Sen ne demek istedin.

**

Sn. Mahmut Özçınar ego çok kötü bir hastalıktır. Ben oldum diyenlerin benliğini öyle bir sarar ki Ozon tabakasından düşerken, insanı da birlikte götürür. Ve bin parçaya böler. Bölerken bizim mahalledeki ‘Güven dayının’ değil insana duyulan güvenin yerlerde sürünmesine neden olur. Başkan atı yem koşturur, bilgisayarı ram coşturur. Belediye başkanlarına tepkiyi insanların ona duyduğu sevgi ve güven savuşturur.  Mahmut hocam, yaşamımızdaki sevgiyi ve güveni koltuğun değil dostlarımızın sağladığını unutmamak gerekir. Sırtımızdaki  montun, ayağınızdaki botun yağmurdan bizi  korumasının yeterli olduğunu, koltuğun ise gelip geçici olduğunu öğrendiğimiz zaman ego muk yer. Güven şahlanır. Yerde sürünmez

**

Sn. Vesile Erdoğan, Sağlık Bakanlığına bağlı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Müdürü olarak halkın sağlığı ile ilgili önemli kararlara ekibiniz ile birlikte imza attığınızı gözlemledik Salla külahı ye pilavı derneğine mensup insanların bolca olduğu Kamuda ekibiniz ile birlikte İyi iş yapanlar kategorisindeki yerinizi aldığınız söyleniyor. Sağlık Bakanlığının, Müsteşarınız Deren Oygar ile birlikte gözdesi oldunuz. Kamuda, beleş Wİ Fİ olsalar bağlanmam denilenlerin aksine insanların kapsama alanına girdiniz ve oradan çıkmıyorsunuz. Aman dikkatli olun kapsama alanı içinde sürekli yer bulduğunuz bu alandan çıkmamaya özen gösterin.

**

Sn. İbrahim Benter, Lapta Huzurevi olarak kullanılan “Ayia Anastasia Kilisesi’ni SANPA Ltd.’e 1998-2028 tarihlerini kapsayan süre boyunca kiralamıştınız. Ancak Lapta Huzurevi’nin bulunduğu yerden yatırım yaptı gerekçesi ile kira almak yerine 12 yıldır kira ödüyorsunuz. Ama doğru değil diyorsunuz. Görünen köy bas bas bağırarak ayağına bakın yalan altından geçsin diye yere basmıyor. Vallahi Evkaf’tan bir yerde ben isterim. İçine birşeyler yaparım. Sizde kira almak yerine bana kira ödersiniz.  Mamma Miya değil Mamma cepleyla.  Sahi ama siz emekliye çıkmadınız mı?; Ayşaba Kredisi bitmiş bir dostluğun limitini yükseltmeye gerek yok derken yaşı kemale ermiş işi bitmiş birisini arkadan itmeli önden çekmeli topil  ile koltukta oturtsanız da bu harita bu Kıbrıs’ı almaz be annem diyor.

**