Louvre Müzesi ikiyüzlülüğü: Mirası çaldılar, faturayı Türkiye’ye kestiler
Anadolu ve Mezopotamya bölgeleri başta olmak üzere Avrupa dışı birçok ülkeden eserlerin çalınarak sergilendiği Fransız Louvre Müzesi, hırsızlık skandalının faturasını Avrupa Birliği dışında yaşayan turistlere kesti.
Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre Müzesi'ne giriş ücretleri, Avrupa Birliği (AB) ve üç ülke İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç dışından gelen turistler için 14 Ocak 2026'dan itibaren yüzde 45 artarak 32 euro (yaklaşık 1600 Türk lirası) olacak.
Louvre gibi Avrupa dışından çalınan birçok tarihi eserin sergilendiği bir müzenin, Avrupa dışında yaşayan insanlara yönelik farklı bir fiyat politikası uygulamasına geçmesi ve üstelik bunun soygunun ardından gelmesi tepkiyle karşılandı.
HIRSIZLIĞIN KURUMSALLAŞMASI: LOUVRE MÜZESİ
Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi Louvre, bugün sahip olduğu dev koleksiyonun önemli bir bölümünü Anadolu, Mezopotamya ve Mısır gibi kadim coğrafyalardan getirilen –kimileri “transfer”, kimileri “kaçırılma” olarak nitelendirilen– eserlerle oluşturuyor. 19. yüzyılın sömürgecilik döneminde yapılan arkeolojik “kazı anlaşmaları” ve kimi zaman da doğrudan kaçak yollarla taşınan bu eserler, geldikleri topraklarda hâlâ tartışma konusu.
MEZOPOTAMYA: SUSA’DAN PARİS’E UZANAN KODLAR VE TANRI HEYKELLERİ
Louvre Müzesi’nde bulunan Avrupalı olmayan ve kökenleri tartışmalı şekilde taşınmış en bilinen eserlerden bazıları şunlar:
Hammurabi Kanunları (Susa, M.Ö. 18. yüzyıl)
Bugün Louvre’un en çok ziyaret edilen bölümlerinden birinde sergilenen ünlü “Hammurabi Kanunları” steli, 1901’de İran’ın Susa kentinde Fransız arkeologlar tarafından çıkarıldı ve doğrudan Paris’e taşındı. Dönemin kazı izinleri Fransızlara geniş haklar tanıyordu; ancak Irak ve İran, eserin kendi kültürel hafızalarının en önemli parçalarından biri olduğunu belirterek yıllardır geri iadesini talep ediyor.
Gudea Heykelleri (Lagaş, M.Ö. 21. yüzyıl)
Sümerlerin önde gelen yöneticilerinden Gudea’ya ait birkaç taş heykel, yine Fransız arkeologların Mezopotamya’daki kazılarından Paris’e götürüldü. Heykellerin bir kısmının yasal olmayan yollarla ülke dışına çıkarıldığı iddiaları, Irak’ın 2000’lerden bu yana dile getirdiği konular arasında.
Susa’dan glazürlü tuğla paneller ve saray süslemeleri
Pers ve Elam dönemine ait glazürlü tuğla kabartmalar, “Frizler” ve saray dekorasyonları, Fransızların 19. yüzyıldaki kazılarında sistemli şekilde toplanıp Louvre koleksiyonuna dahil edildi. Bu eserlerin birçoğu bugün İran ve Irak tarafından kültürel miras olarak geri talep ediliyor.
MISIR: “SEATED SCRIBE” GİBİ TARİHİ ESERLERİN PARİS YOLCULUĞU
Oturan katip heykeli-Seated Scribe (Sakkara, M.Ö. 4 ya da 5. Hanedanlık)
Eski Mısır’ın en ünlü heykellerinden biri olan "oturan katip heykeli”, 19. yüzyılın başında Fransızların Mısır’dan çıkardığı eserler arasında yer aldı. Mısır’daki siyasi zayıflık ve Avrupa’nın yoğun baskısıyla gerçekleşen bu hırsızlık, bugün ülke içinde hâlâ tartışmalı bir konu.
Tanis Sfenksi (Tanis, M.Ö. 2. binyıl)
Louvre’un ana giriş salonunda sergilenen dev Tanis Sfenksi, Napolyon sonrası dönemde Fransa’nın Mısır’dan aldığı en kritik eserlerden biri. Mısır, bu eserin “sömürgecilik döneminin bir sembolü” olduğunu belirterek yıllardır iadesini gündeme getiriyor.
Ramses, Amon ve çeşitli Mısır tanrılarına ait heykeller
19. yüzyıl boyunca Mısır’dan “hediye” veya “satın alma” adı altında binlerce eser Fransa’ya taşındı. Dönemin koşulları nedeniyle bu “alışverişlerin” büyük kısmı bugün Mısır tarafından geçersiz kabul ediliyor.
ANADOLU: HİTİT VE FRİG KÜLÜRÜNE AİT PARÇALAR
Anadolu’dan Louvre’a taşınan eserlerin sayısı Mezopotamya ve Mısır kadar yüksek değil; ancak 19. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı topraklarında yürütülen Fransız arkeolojik faaliyetleri, bugün koleksiyonda önemli parçaların yer almasına neden oldu.
Halkalı Hitit kabartmaları ve küçük buluntular
Osmanlı döneminde Avrupa devletlerinin kazı ayrıcalıkları sayesinde bazı Hitit kabartmaları, mühürler ve küçük ritüel objeler Paris’e götürüldü. Eserlerin bir bölümü bugün Louvre’un Anadolu arkeolojisi bölümünde yer alıyor.
Phryg ve Geç Hitit dönemine ait seramik ve metal objeler
Fransız arkeologların Anadolu’daki yüzey araştırmalarında topladığı eserlerin bir kısmı müzeye aktarıldı. Türkiye, Lozan sonrası birçok eseri geri talep etmiş olsa da bir bölümü hâlâ Louvre koleksiyonunda.
Louvre yönetimi, bu eserlerin “dünya mirası” sayıldığını ve güvenle korunduğunu savunurken; Türkiye, Irak, İran ve Mısır gibi ülkeler, kültürel varlıklarının sömürge döneminin mirası olarak Avrupa’ya aktarılmasını eleştiriyor. UNESCO’nun 1970 sözleşmesi sonrası eser kaçakçılığına getirilen sıkı kurallara rağmen, 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyılda taşınan yüzlerce parça için iade çağrıları sürüyor.
Bu tartışma, sadece Louvre için değil; British Museum, Pergamon Müzesi ve Metropolitan Museum gibi pek çok Batılı kurum için de yapılıyor.
LOUVRE SOYGUNU
Paris'te her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlayan ve yaklaşık 35 bin eserin sergilendiği dünyaca ünlü Louvre Müzesi'ne, 19 Ekim sabahı soygun düzenlendi.
Soygunda, Kraliyet mücevherlerinin sergilendiği Apollo Galerisi olarak adlandırılan bölümden "paha biçilemez" değerde dokur eser çalındı, hırsızların kaçarken düşürdüğü değerlendirilen 3. Napolyon'un eşi İmparatoriçe Eugenie'e ait taç ise daha sonra hasarlı halde müzenin dışında bulundu. Tarihi değeri olan sekiz mücevherle kaçan dört hırsızın yaptığı soygun yedi dakika sürdü.
Sayıştayın hazırladığı ön raporda, müzeye güvenlik standartlarına uygun teknik donanımların sağlanmasında "sürekli" ve "önemli oranda" gecikmelerin yaşandığı ve bu durumun güvenlik açığı yarattığı belirtilmişti.
Louvre Müzesi Müdürü Laurence Des Cars, soygun nedeniyle 22 Ekim'de Senato Kültür Komisyonunda ifade vermişti. Soygundaki "sorumluluğunu kabul ettiğini" belirten Des Cars, Kültür Bakanı Rachida Dati'ye istifasını sunduğunu ancak istifasının reddedildiğini açıkladı.
Soygunun ardından Louvre Müzesi'nde sergilenen birtakım mücevherler, ulusal merkez bankası Fransa Bankasına taşındı.
Louvre Müzesi'nden tarihi eserlerin çalındığı soygunla bağlantılı iki kişi 29 Ekim, bir zanlı ise 2 Kasım'da tutuklandı. Mücevherleri çalan dört kişilik çetenin son üyesini 25 Kasım'da yakalandı.
Müzeden çalınan eserlerin değerinin 88 milyon euro (yaklaşık 4 milyar 339 milyon lira) olduğu değerlendiriliyor.
Oğuz Ok
Odatv.com