Cehaletin yoğun yaşandığı yerlerde maalesef nezaket kuralları bilinmemektedir. Okumuş cahilin çok olduğu bölgelerde de yine durum aynidir. Zira, bu gibi insanlar kendi iç dünyalarında “Ben egosu” patlaması yaşarken, nezaket kurallarından bi haberler. Evet, toplum olarak çok yozlaştığımız, kültürümüzden uzaklaştığımız, ahlak kurallarını hiçe saydığımız bir dönemin içerisinde yaşam sürmekteyiz. Atalarımızın bize bıraktığı kültürel miras, adabı muaşeret kuralları, nezaket kuralları, aile terbiyesi yerini çok daha farklı şeylere bırakmıştır.
Her ne kadar kendi ülkemizde farklı kültürlerden insanlar ile iç içe yaşasak da, onların bizden öğrenmesi, alması gereken kültürü, örf ve ananeyi uygulaması, kabullenmesi gerekirken, bizler tam tersini yaşayarak, ne acıdır ki biz onlara benzemeye başladık. Nezaket kurallarından uzaklaşarak, giderek kaba bir toplum olduk, her yerde!!! Mesela, garsonlara teşekkür etmeyi bilmiyor, onlara hizmet sektörünün kölesi gibi bakıyoruz. Mesela, market çalışanlarına, kasiyerlere yine ayni şekilde teşekkür etmeyi bilmiyor, bir tebessümü çok görüyoruz. Mesela, trafikte yol verdiğimiz insanlardan bir tebessüm, başıyla bir “teşekkür” ifadesi beklerken, o suratımıza bile bakmıyor.
Sanki yol hakkı onunmuşçasına ego patlaması ile yol alıyor. Mesela, doğaya hiç nazik davranmıyoruz. Her yeri çöplük haline dönüştürmüş durumdayız. Mesela, telefon konuşmalarında konuşmayı ilk arayanın sonlandırması gerektiğini bilmiyoruz. Gereksiz uzun konuşmalarla karşımızdakinin zamanını çalıyoruz. Mesela, sosyal medyada uzun yazıları okumaktan kaçınıyor ama youm yapmaktan da geri kalmıyoruz. Sonuç olarak da komik duruma düşüyoruz.
Mesela, karşımızdaki bize değer veriyorsa, alıyoruz ama kıymet vermeye gelince bencil oluyoruz. Mesela, başkasının acısından memnun olabiliyoruz. O kadar da kindar bir toplumun bireyleriyiz. Ve bu kin ile beslenenler sevgi kelimesinden uzaklaşarak bir yaşam sürüyorlar. Ne acıdır ki toplumda bu gibi bireyler de çoğunluktadır. Mesela ve en önemli konu, yaşlılara yardımcı olmak, nazik davranmak birincil görevimiz iken, onları “bunamış” olarak nitelendirerek gülüp geçebiliyoruz.
Bu “mesela”lar böyle uzar uzar ve gider. Üniversite bitirmek, sizin okumuş ve kültürlü olduğunuz anlamına gelmiyor. Her şeyden önce; insan olabilmek, nezaket kuralları çerçevesinde hareket edebilmek, yaşam alanlarına, doğaya, insana saygı duyabilmek!! Hayvanlara gerektiği şekilde davranabilmek, tartışma anında bir tarafın suskun kalabilmesi, kültür ve bilgi olarak kendimizi geliştirmek, noksan yanlarımızı sorgulayarak bu konular üzerinde kendi kendimizi eğitmek, hepimizin kişisel gelişimde kendince yapması gereken davranışlardır, kannatindeyim.
Oysa, biz iyiden çok kötüyü örnek alan, yere düşene bir tekmede bizden olsun diyerek vuran, paylaşımı esirgeyen, hayattan ders çıkaramayan bieyler haline dönüştük. Unutmamalıyız ki, nezaket kuralları “sevgi”ye giden yolun kapısını aralayan, barışın, huzurun, güvenin temeline katlı koyan en güzel davranışlardır. Sevgiyle kalın sevgili okurlarım, Vesselam





