UYUMSUZLUĞUN VE TEZATLIĞIN TAVAN YAPTIĞI BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ
Çağa ayak uyduramadığımız için uyumsuz bir yaşam döngüsü içerisindeyiz. Örneğin, Dünyada her yerde artık internet ışık hızında iken, güneyin her sokağında ücretsiz internete bağlanabiliyorken, biz evimizde odadan odaya geçerken bile internette sıkıntı yaşıyoruz.
Yine Güneyi örnek gösterme sebebim bize en yakın komşu olduğu içindir. Bunu da belirtmekte fayda görüyorum. Sağlıkta doktorlarımız en basit bir hastalığa teşhis koyamazken, tahlilsiz, sorgusuz-sualsiz hastaya ilaç yazmakta ve eve yollamaktadır. Teşhis yok ama ilaçla sözde tedavi var. Amaç , ilaç firmaları ile olan anlaşmalarını daim kılmak. Yani, hastanın rahatsızlığı pek önemli olmamakla birlikte, insan hayatına önem veren geri kalmış ülkelerden biri de biziz. Ekonomik olarak bir kalkınma planımız olmaz iken, , savunma olarak da Anavatan olmasa, bu konuda da geri kalmış ülkeler arasındayız.
Ama pahalılıkta en ön sırada yer alıyoruzdur. Çünkü, dünyada en kıymetsiz para birimi olan Türk Lirası kullanmaktayız. Turizm için var olan kaynaklarımızın pazarlamasını yapamadığımız gibi, kumar turizminde neredeyse Las Vegas’a yetişdik.
Dedim ya uyumun olmadığı yerin adıdır KKTC!!! Dünyadan kopuk, zamanın teknolojisinden faydalanamayan, ulaşımda yetersiz ve eğitimde ülkeyi üniversite cenneti yapmakla eğitimi uçuracağını sanan zihniyetlerin elinde oyuncak olmuş bir eğitim sistemimiz bulunmaktadır. Ve tezatlığın tavan yaptığı bir ülke diyorum ya, bakar mısınız, okullarda baş örtüsünü savunup, gece kulüplerinin bolca olduğu, fuhuşun artık her köşe başında yaşandığı bir ülke olup çıktık. Ve elbette, baş örtüsü okullara girerken, her köşe başına da bir bet ofis ile casino izinleri sayısına yeni yasa ile onay, tamamen tezatlığın tavan yaptığının bir örneğidir.
Bu da gösteriyor ki, ülkede kaliteden ve ihtiyaçtan ziyade, hükümet edenlerin işlerine geldiği gibi yasalar yapmak ve bunlara onay vermektir. Bir başka çağın gerisinde olduğumuz ve Dünya küresel ısınmadan dolayı önlemler alırken, bizdeki sözde idarecilerin yeşili katledip, arazileri peşkeş çekmesi, denizlerimizi otellerin atık suları ile kirletmesi de ayrı bir tezatlık konusudur. Düşünsenize, her yıl Dünyada orman arazileri küresel ısınmadan ve çevresel faktörlerden dolayı, yangınlar ile yok olurken, Devletler yangın helikopteri almayı elzem görürken, bizdekiler de son model makam araçları almayı tercih ediyorlar.
Çarpık yapılaşma ve kat izinlerinde torpillerin işlemesi ülkede o kadar çirkin manzaralar yarattı ki, en basit örnek ile ciklos mevkiinden Girne’ye inerken görmüş olduğunuz manzarayı ve yıllar öncesinin manzarasını anımsayıp, mukayese edebilirsiniz. Kırmızı bültenle arananların sahte diplomaları olanların da Bakan koltuğunda oturduğunu görmeniz de tutarsız bir ülke olduğumuzun, uyumdan uzak, tezatlıkta tavan yaptığımızın bir örneği değil midir ki sevgili okurlarım!!! Üretim mi dediniz, dört bir yanı denizlerle çevrili bir ülkeyiz ama suyumuz taşıma, toprağımız bazı bölgelerde oldukça verimli ama satışlardan rant elde etmek adına toprak satışları tavan yapmış durumda.
Güzelyurt portokal bahçelerini acımadan körleyip, narenciye gibi bir sektörümüzü de yok etmeyi beceren bir ülke olup çıktık. Keza harnup da öyle. Siz biliyor musunuz ki, 1974 öncesi İtalya’ya harnup çekirdeği ihraç eden bir ülke idik. Toplumun uyumsuzluğunu yazmama hiç gerek yok sanırım. Çünkü, herkes her şeyi biliyor, görüyor ve değişimimizin farkındadır. Uzun lafın kısası uyumsuzlukta, tezatlıkta tavan olmuş bir ülkede savruk bir toplum olarak yaşam idame etmeye çalışıyoruz. Vesselam