Şener Elcil ” AİHM’ne taşınan Ali Kişmir’e açılan davanın benzeri dava sonrasında, Türkiye yasal değişikliğe gitmişti, bizde ise aynen devam ediyor

Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Şener Elcil, Basın Sen Başkanı ali Kişmir'in yazdığı bir yazı nedeni ile ilgili açıklamada bulundu.

Şener Elcil yapmış olduğu açıklamada, Basın–Sen Başkanı Ali Kişmir’e, yazdığı bir yazı nedeni ile Türkiye yetkililerinin açtıkları ve tutuklu yargılanmasını öngören dava, Kıbrıslı Türkler’e yapılan siyasi bir baskı ve tehdittir dedi.

Şener Elcil açıklamasına devamla bu davanın benzerleri geçmişte Türkiye’de de açılmakta idi. Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ve Avrupa Konseyi’ne taşıyan Türkiyeli yurtseverlerin haklılığı ortaya çıkınca, TC hükümeti  olayı meclise taşımış ve yapılan yeni yasal düzenleme ile bu konu suç olmaktan çıkmıştır ifadesinde bulundu

Türkiye de bile artık bu konu ile ilgili dava açılması konusu kapanmışken, bizde hala daha Ali Kişmir’e açılan davanın sürmesi, siyasi partilerimizin ve meclisimizin ayıbıdır diyen Elcil, konu ile ilgili görüşüne başvurduğumuz Avukatımız Öncel Polili’nin verdiği mütaalada da görüldüğü gibi siyasi partilerimiz mecliste yasal düzenlemeye giderek, Ali Kişmir’e açılan davayı ortadan kaldıracak girişimi derhal başlatmalıdırlar. Düşünce, yazı ve ifade özgürlüğü asla suç olamaz dedi.

Av. Öncel Polili'nin vermiş olduğu mütalaanın tam metni şöyledir:

ALİ KİŞMİR’İN YARGILANMAKTA OLDUĞU GÜVENLİK KUVVETLERİNİN MANEVİ ŞAHSİYETİNİN TAHKİR VE TEYZİFİ SUÇUNUN YÜRÜRLÜKTE DAHİ OLMASI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İLE ÇELİŞMEKTEDİR.

Basın Emekçileri Sendikası Başkanı Ali Kişmir’in 2020 Cumhurbaşkanı seçimlerinde Ersin Tatar’a “küskün” olduğu ifade edilen UBP’li vekillerin Beyaz Ev’e çağrıldığını ve kendilerine telkinde bulunulduğunu yazdığı yazısında dolayı “Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı hedef gösteren bir yazı yazdığı ve kurumun manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif ettiğine” gerekçesiyle kendisine ceza davası açılmıştır.

29/2004 sayılı yasa ile onaylanıp iç hukukun parçası haline gelen Birleşmiş Milletler Kişisel ve Medeni Haklar Sözleşmesi’nin denetim organı olan İnsan Hakları Komitesi, sözleşmenin uygulanması ile ilgili yapmış olduğu 34. yorumunda ülkelere hakareti suç kapsamından çıkarmayı göz önüne almaları ve her hâlükârda cezai yaptırımın yalnızca en ciddi hallerde uygulanmasını, hapsin de bu tür durumlarda hiçbir zaman uygun bir cezalandırma olmadığı şeklinde tavsiyede bulunmuştur.

AİHM, Önal ile Türkiye başvurusunda, başvuranın yazdığı bir kitap sebebiyle Cumhuriyeti ve Devletin güvenlik güçlerini tahkir suçlarından adli para cezasına mahkûm edilmişti. AİHM, başvuranın kamu menfaatini ilgilendiren konularda kendisini ifade etme isteği üzerine ceza almasının ifade özgürlüğü üzerinde soğutucu bir etki yaratmış olabileceği ve bu cezanın, zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşılamadığı, her hâlükârda, izlenen meşru amaçlarla orantılı olmadığı ve bu sebeple demokratik bir toplumda gerekli olmadığı yönünde bulgu yapıp ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

Ali Kişmir’in yargılandığı yasal düzenlemenin benzeri Türkiye’de Türk Ceza Kanununun 301.(2)  maddesi ile de düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye göre, Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasını çaptırılır.

Türkiye’deki ilgili düzenlemeye göre hem en fazla 2 yıl hapislik cezası verilebilirken hem de “askeri” makamın alenen aşağılanması gerekmektedir.

1961 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununun 159. maddesine göre askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini alenen tahrir ve teyzif edenler altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile çarptırılır şeklindeydi. Ancak, tahrir ve teyzif etmek öngörülebilir yani kişilerin hareketlerini düzenleyecek kadar açık bir yasal düzenleme olmadığı için ifade özgürlüğünü ihlal etmekteydi ve yeni yasal düzenlemelerde bu sözcükler yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak hala daha KKTC’de benzeri düzenleme yürürlükte olup gazeteciler bu yasal düzenleme tahtında ceza mahkemelerinde yargılanmaktadırlar.

Görüleceği üzere Ali Kişmir’in yargılandığı güvenlik kuvvetlerinin manevi şahsiyetinin tahkir ve teyzifi suçu ifade özgürlüğü açısından karnesi çok kötü olan Türkiye’de dahi yürürlükten kalkmıştır.

Böylelikle, meclisin bir an önce Ali Kişmir’in yargılanmakta olduğu güvenlik kuvvetlerinin manevi şahsiyetinin tahkir ve teyzifi suçunun yürürlükten kalkmasını talep ederiz.