Sahibine Mesajlar

Sn. Recep Tayyip Erdoğan, bazı iftiracı takımı Ortadoğu’daki savaşa rağmen İsrail ile büyüyen ticaret hacmini kıskananlar Güya evinde ölü bulunan Roketsan’da yazılım mühendisi Yusuf Serdar Yücel’in ölümünde Mossad’a bağlıyorlar. İntihar etti denilmesine rağmen, vücudunda morluklar vardı. İntihar değil diyor. Babası da yangına körük ile giderek, sır istediler vermedi ser verdi ve öldürdüler dedi. Geçmişte ABD ve İsrail’in uhdesinde olduğu için gece uçamayan.16’ların gece uçması için yazılımı çözen iki mühendisin ölümü de Mossad’a bağlanmıştı. Halbuki ikisi de evlerinin önünde muz kabuğuna basıp düşmüş ve onlarında sivri demirler başlarına girmişti. iftiracılarda Mossad kafalarını kurşun dolması yaptı demişti. Mahallenin kabadayısı, yalan dolandan bir çok suç kaydı bulunan açık büfe kromozom çocukları, yürüyen WC’ler, ABD Türkiye’ye posta koyabilirmi ? Recep başkanımız iki tokat bir tekme ikide tükürük hakkından gelir diyor Millet.

 **

Sn. Ünal Üstel, tarihte III. Selim zamanında yaşanan Kabakçı Mustafa İsyanının galiba bir başka versiyonu, KKTC’de yaşanmaya başladı. Kabakçı Mustafa'nın Mayıs 1807 tarihinde, liderliğini yaptığı  İsyan sonrasında III. Selim tahttan indirilerek yerine IV. Mustafa’yı geçirilirken, Nizâm-ı Cedîd ve III. Selim devrini sona erdiren isyanın, mimarlarının sadâret kaymakamı Köse Mûsâ Paşa ile Şeyhülislâm Topal Atâullah Mehmed Efendi olduğu anlaşılmıştı. Buradaki Mahşerin 3 Atlısıhükümet isyanının arkasındaki mimarlarda, sakın Ayetullah Arıklı do maydanozcu ile Fikro dö Gezgin olmasın. Salvo atışları sonrasında, zincirlerle sarıp sarmaladığınız küfürlerinizin kilidi ile sanırım fazla oynuyorlar. Kilit açılırsa ittirin gidin deme noktasına geldiniz.

**

Sn. Mustafa Akıncı, Türkiye’ye göndermede bulunarak KKTC takımlarıyla dostluk maçı yapma cesaretini bile gösteremedikleri bir yerde, Rum tarafının KKTC’yi tanıması abesle iştigaldir dediniz Aman başkan Ana’dır ne derse yeridir. Bu sözlerin için Ana severler derneği ile Emme basma tuluma gibi kafa sallayıcılar derneğinin başrol oyuncuları sizi topa tutmasınlar? Biliyorsun bu derneklerin başkanlarının çevirdiği unutulmaz Filmler var. Mesela en çok izlenen Toroslarda horoz sesleri.( Her ne kadar Fırtına yüzünden Toroslar görünmüyor horozların sesi duyulmuyorsa da) Hala Sultan Camii’nde yatsı namazı, kendi ayakları üzerinde duramayan kötürüm KKTC,, Emir ver Sn. Elçim ile Şükran sana Ana, filmlerinden sonra, Egoları iyi beslenen ama karakteri aç kalmış bazı başrol oyuncuları Hain Akıncı Go Home filmini çevirebilirler.    

 **

Sn.  Hakan Dinçyürek müsteşarın Deren hanım dört dörtlük.Temel Sağlık Hizmetlerinde birkaç çürük elma dışında sorumlu dahil herkes görevini yapıyor. Hastanede Erol Uçaner,  Cenk Conkbayır, Eralp Kubilay ve genç doktorlarımızdan son zamanlarda müthiş çıkış yakalayan Ahmet Soykurt ile ismini yer darlığı nedeniyle yazamadığım çok yetenekli doktorlarımız var. Kısacası sağlıkta kaliteli un var. İrmikte var. Şeker dersen en alasından var. Ama nedense son zamanlarda helva cıvık çıkıyor. Altı yanıyor. Ortası hamur kalıyor. Üstünün bir kısmı cıvık bir kısmı ise eh şöyle böyle pişiyor. Sağlık tomofili ise bör bör bönürerek No pata pat sir diyor. Neden acaba diye soruyoruz. Mangos eden makineyi ebisgevi (servis) etseniz sparklar yağlandıysa değiştirseniz diyorum. Galiba bazılarına eksik olmayın, dediniz, Fazla olmaya başladılar. Hadde hayırlısı diyelim?

**

Sayın Erhan Arıklı, innik minik tatarinnik, ya ondadır yada bunda diyerek birgün hükümetten çekildim, diğer gün çekiliyorum diyorsunuz.  Sonra tamam çekilmem için bizim partililerin kayınçonun kızını, baldızın oylularını, partiye girmek için imza atanların gardaşı oğlularının gelinlerini işe koymam için bir milyoncuk kadar istihdam olanağı verilmedi. UBP’nin ilçe başkanlarının yaptığı vatandaşlıkların en az 20 kadar vatandaşlık yapma yetkisi ve son olarak Limanları özelleştirmede kimsenin karışamayacağı tam yetki verilmedi. Atın önüne arpayı koymazsanız koşmaz. Bakın parti yetkili organları çekil diye bastırıyor. Ama ben bu nimetleri bırakıp gitmem için deli olmam lazım demişsin. Bu nedenle koltuğa bolca Japon yapıştırıcı sürdüm. Koltuktaki Japon yapıştırıcı pantolonun arka kısmı eriyip yıkılsa da çekilme konusunda Nayır diyorsun.

**

Sn. Hüseyin Çavuş, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığınız konuşmada şapkadan tavşan çıkartarak, ülkede alım gücünün arttığını, ülkedeki üretimin büyüdüğünü ve eğitimin ise "hiç olmadığı kadar" emin ellerde olduğunu söylediniz. İşkembe-i Kübra’dan sallarken, göz değil, çantadan, bestesi Acem Aşiyan güftesi Küfür-ü sallama eser çıkarttınız. Ayşaba bir – iki konuda Hüseyin ovlucuğum haklıdır. Mesela alım gücü o kadar arttı ki, marketten veya açık pazarlardan doldurdukları çantaları taşıyamadıkları için çantaya daha az koyuyorlar. Eğitim o kadar emin ellerdedir ki, şükran duası için çocuklara Tarikat hocaları bile getirmeye çalışıyoruz. Üretici, o kadar bol şey üretiyor ki, ma yeter be ürettiklerimizi koyacak yer bulamıyoruz diyor. Sn. Çavuş, onbaşılıktan Çavuşluğa terfi ettikten sonra bir türlü teğmen olamayanlar için bizler ölmeyi çoktan göze aldık. Ama o kadar çokturlar ki yanımızda kimleri götüreceğimize bir türlü karar veremiyoruz.

**

Sn. Bertan Özerdağ, hiçbir şey bildiğin yok ama bari arada bir de olsa haddini bil dediklerimize, haddini bildiren Mahkemeler son yapılan ankette, en güvenilir kurumlar arasında gösterildi. Mahkemelere olan güven yerlerde değil, göklerde süzülürken, ona olan inanç Ozon Tabakasında geziniyor. Ancak her kulun hatası olduğu gibi ufacık da olsa mahkemelerin de hatası var. Tebliğ yapılmadan verilen kararlar bence hatadır. Sn. Başkan bana yapıldığı gibi borcu olmadan hata ile verilen karar sonrasında emekli parasına blokaj konulması ve bir günde konulan blokajın 10 gündür kaldırılmaması küçük bir hatadır. Ancak sinekte küçüktür. Ama sinek küçükte olsa mide bulandırır.

**

Sn. Kudret Özersay, küfrü insanın şanından sayanlardan mahkeme kararı ile alacağın 150 bin Törkiş lira ananın ak sütü gibi helaldir dedi Gatriyaba. Hocam, yahu bazı insanlara Hesabını veremeyeceğin işlere kalkışma! Öbür tarafta bulaşık yıkatmıyorlar dedik. Dedik ama dinletemedik. Küfür edebiyatından nağmeler sunan Ju Jugiller Sülalesine mensup birisi, arkadan takviyeli, önden çekmeli güç ile Niyagara Şelalesi gibi coşup, Amazon Nehri gibi çağlarken o güçten daha büyük güç olan Mahkemenin koyacağı barajı hesap etmedi. Tipi Tarlabaşı ama egosu sanırsın Nişantaşı olanlar meğer balonmuş.

**

Sn. Ahmet Tuğcu, Aksa’nın 25 yaşındaki makineleri için ona ayda 2 Milyon ödüyoruz dedin. Ahmet Tuğcu başkan, adamlara niye kızıyorsun ki? Adamlar yolunacak kaz buldular tabi ki yolacak. Kazı tüyleri ile yiyecek halleri yok ki? "Kuyumcu değilim ama iyi bozarım" diyorsun ya, Ana’ya halis blue band yağı çekenler sırtlarını sağlam yere dayadıklarını sandıkları için emme basma tulumba gibi kafa sallayarak bizi kimse bozamaz ayaklarına yatıyor. Başkan cefayı tırtıl çekiyor. Ama sefasını kelebek sürdürüyor.  

**

Sn. Murat Şenkul, bak birçok siyasiyi, belediye başkanını kızdırıyorsun. Motora taktırdığın çifte turbo ile Belediye tomofilini uçarak götürüyorsun. Bak Murat, bak abim bu yaptığın hıza andilla koyarak arkadan bakanlar, eksoz dumanını ciğere çekerken boğuluyor. Bu durum dütünü koltuktan kaldırmakta zorlanan bazı belediye başkanlarına ayıp oluyor. Yapma, adamlar Tembel Ahmet’ten huy kapmışsa ne günahları var. Sende fedakârlık yaparak hız düşür. Halk olarak biz gözümüzde küçülen insanlarla büyük hesap kurmamayı öğrendik.  Bak Murat vatandaşın bazı insanlara verebileceğin en büyük değer, sen ve senin gibilerin isimlerinin baş harfini büyük yazmak olur. Gerisine inan değmez.

**

Sn. Bilal Erdoğan, Öcalan’ı serbest bırakmaz isek İsrail Türkiye’yi parçalayacak' diye millete korku salmaya çalışanlar, Galata’daki mitingde Mescid-i Aksa’yı fethetmekten söz ettiler.  Aslında mitingin tamamı, iktidarın aynası gibiydi. Siz dahil “İnşallah bu millet, bu ümmet tarihte yaptığı gibi bugün de Mescid-i Aksa’yı özgürleştirecektir Allah’ın izniyle” dediniz. Da, bir taraftan İsrail Türkiye’ye saldırabilir. Saldırırsa Türkiye’yi parçalayabilir diye korku salarken, Mescid’i Aksa’yı alma girişiminde yine parçalamaz mı? Hem gerçek ordu ile savaşmayan, İsrail karşısında gerçek bir ordu bulunca, parçalamanın ne demek olduğunu görmeyecek mi? Bilal bey, bizim buralarda el kısmının fazlalığını görmeyen, kendi fazlalığını mertek sanır derler. İsrail’de yirmi beş santimlik fazlalığının karşısında 90 santimlik fazlalığı görür

 **

Sn. Kasım Kuni, yapılan anketlerde polis en güvenilir devlet kurumları arasında ilk sıralarda yer buldu. Polisin her kurumu halk nezdinde büyük alkış topluyor. Narkotik uyuşturucu müptelaları ile satıcılarına aman vermiyor. Trafik ekipleri icraatları ile yollarda milletin anasını ağlatan sürat delilerinin ipini çekerken, ağlatılanların gözyaşını silme uğraşına soyundu. CÖŞ ve Çamlıbel gibi 8 köye bakan birçok karakollardaki polislerinizde yasa dışılığa ve hırsızlara aman tanımıyor.  Ancak şehir içerisinde çift çizgi olmasına rağmen çift parkın yanısıra köşelere park edip trafiği aksatanlara da önlem alsanız çok daha fazla takdir alacaksınız. Müdürüm İyi ağaç kolay yetişmez rüzgâr ne kadar kuvvetli eserse ağaçlar da o kadar sağlam olur. Aman ülkenin selameti için her zaman böyle sağlam durun.

FIKRA

Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verildi.

Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.

Türk Takımında ise 2 kişi kürek çekiyor, 3 kişi şeflik 3 kişi müdürlük yapıyor 1 kişi de dümeni kullanıyordu.

Her iki takımda, performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti.

Büyük gün geldi ve iki takımda, kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar...

Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı.Türk Şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi.

Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi.

Çözüm olarak yönetimdeki düzeni güçlendirmek için 1 genel müdür atandı, ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı da 1 e indirildi.

Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alındı.

9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandı.

Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.

Türk Takımında ise yeni yapılanma şekli şöyleydi,

1 Genel müdür

3 Bölgesel müdür

3 Dümen şefi

1 Dümenci

1 Kürekçi

İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazandılar.

Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçti.

Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuldu,

müdürlere ve diğer personele sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verildi.