Hadde gelin KKTC’yi sonsuza kadar yaşatalım

Siyasilerimizin açıklama yaparken ‘Büyük harflerle’ süsleyerek 7 desimetre gücünde sarf ettikleri cümleleri duydukça içimden vay be analar ne siyasiler yetiştiriyor diyesim geliyor. Ama portakalın dışına bakıp bu çok güzel deyip aldıktan sonra soyduğum zaman içinin küften geçilmediğini gördüğüm gibi siyasilerin cümlelerinin de içi boş olduğuna tanık oluyorum. Yooo hiçbirine küfür etmiyorum. Toşak Ali Dayı ve Gökyüzünüzün deliği de demiyorum. Sadece bir yerim ile gürültülü bir şekilde gülerken ebenizin çıkrığı diyorum.

UÇURACAYIK DEDİLER MUTFAKLARI UÇURDULAR

Mesela Boşbakan pardon, Başbakan Ünal Uçuran Üstel, ülkenin refah seviyesini yükseltip uçuracayık dediğinde kasıklarıma ağrı girinceye kadar gülme krizine giriyorum. Sen verilen talimatlar sonrasında emme basma tulumba gibi kafa sallarken oluşan boyun fıtığını tedavi ettir de demiyorum. Veya Fatih’in veya Kanuni’nin harem ağaları gibi salladığın belinde oluşan bel fıtığını düzelt de demiyorum. Ama seyrüsefer harçlarının boyunu Londra’daki Picadili’ye kadar uzatırken ‘babayasa’ya göre değil, Anayasa’ya göre uzat derim. Kekelemeden okumak için Teksas ve Tom Miks’in yanında Cin Ali’de oku derim. 2 Metrelik boyuma bakmadan İkide bir çekilirim, çekileceğim diyerek tehdit savuran 1.50 cm boyundaki küçük ortağıma, hadde be çekil, Dikomo’ya kadar yolun var. Dün yola çıksaydın bugün 2 gün olur derdim. Ben yürek yedim yürekliyim, hodri meydan derdim. Ama yürek yemeyen koltuk sevdalıları bunu söylermi bak onuda bilmem diye.

FİKROCUĞUM SEN VATANDAŞLIK VERMİYORMUSUN?

Neyse Çekildim çekiliyorum diyenlerin yanısıra dut yemiş bülbül gibi aman eğileyim de salvo yapılan güllelerden biri bana isabet etmesin diyenlerin yanısıra Atatürk gibi poz verirken ego ve güç zehirlenmesine uğrayanların bir birlerini siyasi arenada dört başı mamur patakladıklarına tanık oluyoruz. Vallahi sizin çıkar kavgalarınızı gördükçe rahmetli Annemin dütünü kaşı, kavga kızışsın derdi. Ama ben onu yapmadım. Sen Vatandaşlık veriyorsun ben veremiyorum. sen istihdam yapıyorsun ben istediğim kadar yapamıyorum diyerek salya sümük bir birlerine girenleri sadece seyrederim. Vatandaşta geçim derdinin açtığı yarayı gören tuzluğu kapıp geliyor.  Yahu arkadaş bu küçük Ada size oy vermeleri için vatandaş yapacağınız insanları kaldıracak kadar büyük değil. 92’lik ihtiyar pipisi gibi kaldıramıyor. Bunu anlamak için Lefkoşa’ya gidin. Yetmezse Girne’ye şöyle bir uğrayın. Yine kafi gelmezse Mağusa’ya doğru yolculuk yapın ve yollardaki trafiği göz ucu ile yoklayın. Vallahi de billahi de size bakarken içimden heşşaa çekip avuçlarım patlayıncaya kadar cibbana çalmak geliyor. Eee Fikrocuğum dibi delik. Küpeştesine kadar su dolu bu gemi yüzermi? Veya KKTC’’yi  böyle mi yaşatacağız? Ne dersin?

SONSUZA KADAR YAŞATACAĞIZ YOLUNDA MAKİNE NO PATA PAT SİR DEDİ

Neyse Evkaf’ın su meselesine gelirsem, KKTC’yi sonsuza kadar yaşatacağız marşı ile çıktığımız yolda, makine No pata pat Sir deme noktasına geldik. En güvendiğimiz kurumların bile bana göre artık güvenleri yerlerde sürünüyor. Mesela geçtiğimiz gün bankamdan bir telefon aldım. Taner Bey emekli maaşınıza mahkeme kararı ile bloke koyduk denildi. Neden diye soruduğumda Sosyal Sigortalar borcunuz varmış o nedenle denildi. Be arkadaşlar ben yıllar önce emekliye çıktım. Borcum olsa bana emekli maaşı bağlanmazdı. Sonra borcum varsa ne diye bana tebligat neden yapmadınız dedim. Neyse Sosyal sigortalara gittim. İlk 5 bin lira bir borcun var faizi ile 12 bin oldu dediler. Sonra yok yanlış hesapladık borcun yok dediler. Eee maaşıma neden bloke kondu dediğimde tamam avukat blokeyi kaldıracak yanıtını aldık. Avukat çok iyi niyetliydi yardımcı oldu.

BORCUNUZ OLMADIĞI HALDE PARANIZA BLOKE KONURSA !..

Tamamda Anayasa’nın amir hükmüne göre emeklinin parasına el konulamazsa mahkeme borcum olmadığı halde 40 bin TL’ye bloke koyun emrini nasıl verir? Sonra bana tebliğ edilmeden nasıl hükmü karakuşi misali hüküm verilmeden beni çağırıp tebliğ yapıldıktan sonra bloke yapılsa olmazmı? Onu da geçtim. Meğer şimdi İcra memuru senin yerine imza atıp tebliğ yaptım derse o geçerli olurmuş. Annem köfteler. Nasıl Adalet ama. Yani efendiler Yannisi, Nikolisi yok tebliğ ettik ayaklarında bir gün sizin haberiniz olmadan altınızdan arabanız da evinizde gidebilir. Tamam, bankada parası olup da ödemeyenler var. Zaten onlarda da bu yolla epey tahsilat yapıldı. Ama özellikle bazı devlet dairelerin benim hiç güvenim yok. Onlarda çıkar ve bu kadar borcu var derse hiç araştırmadan tebligat yapılmadan bankada paranıza el korsa ne yaparsınız?  En güvendiğimiz kurum bile borcum olmadığı halde emekli maaşıma el koyun derse bence deniz bitti. Adalet ablanın bile tahtalıköye yollandığı bu ülkede KKTC’yi gelin sonsuza kadar böyle yaşatalım

YA O YASA DONDURUCUDAN ÇIKARTILIRSA

Geçtim Oğuzhan Hasıpoğlu’nun önderliğinde bir müddet evvel Meclisten bir yasa geçmişti. Borçlu bir şahıs evinizde görülürse sizin evinizdeki eşyalara da haciz getirilebilirdi. Arabanızı sürerken tespit edilirse borç ile ilginiz yoksa bile arabanıza icra memuru el koyabilirdi. Bu dünyada emsali görülmeyen yasa Meclisten oy birliği ile geçmişti. Muhalefete de bu yasaya nasıl el kaldırırsınız diye sormuştum. El cevap çok kişi borcunu ödememek için arabasını eşinin çocuğunun üzerine geçirir parasını da oğlunun hesabına yatırır demişlerdi. Tamama be arkadaşlar hesaplar bilgiler sizin elinizde. Bakın kredi ne zaman alındı. Para ve araba ne zaman eşine, oğlanın veya hısım akrabanın üzerine geçirildi ona tespit edin. Ona göre el koyun. Suçsuz günahsız şahısların malına el koyarak Adaleti sağladım ayaklarına yatmayın demiştim. O yasa dondurulmuşmuş ama sanırım ipi çekilip kaldırılmadı. Birgün canlandırılırsa ne olur. Eeee hadde KKTC’yi böyle yaşatalım.

HADDE GELİN KKTC’Yİ SONSUZA KADAR YAŞATALIM

3- 4 sene önceydi. Ehliyetimi nereye koyduysam bulamadım. Polisten kayıp belgesi alıp daireye başvurdum. Bana senin ehliyetin yok ki demezlermi? Fıttırdım. Orada bir memur arkadaş vardı. Yahu Taner abinin ehliyetini ben eski yerimizde ben yenilemiştim dedi. Ama ustaları nuh dedi peygamber demedi. Git rapor edilmişsen polis sana o rapor üzerindeki numarayı versin dediler. Polis gittik. Polis aradı taradı Taner abi senin bir yanlış parktan başka cezan yok. Ona da ehliyet numaran bizde de yok dediler. Sözün kısası üstat tekrar sınava gireceksin diye tutturdu. Ben ehliyetimi Güney’de sınava girerek aldım. 50 senedir ehliyet sahibiyim. Sürekli yenilerim dememe karşın bir ayaküstünde hayır noktasından Evet noktasına taşınamadık. Neyse o hırs ile araya araya ehliyetimi buldum götürdüm. Hah şimdi tamam dediler. Derken, biz verileri bilgisayara 2015 yılından sonrakilerini girdik. Eskiyi o nedenle bulamadık demezler mi? örtü ki ölem. Keza eşimin ehliyetinin süresi bitmişti. Yenilemek için gittik. Parayı da yatırdık. Bir telefon sizin ehliyet 5 seneyi doldurdu yenileyemeyiz dediler. Be arkadaşlar hadde bir sene tamam. Hadde bilemedin 2 sen 5 seneyi nerden çıkarttınız dedik. Neyse araştır karıştır hallettik. Eee hadde makinesi mangos etmiş gurrada arabaya dönen KKTC’yi gelin yaşatalım, Ne dersiniz?

ŞAHA KALDIRDIK UÇURDUK DERLERKEN ORTA PARMAĞIM KAŞINIYOR

Kapattığınız kredi borcunuz ile ilgili yeniden mahkemeye verildiğiniz, elinizdeki kapandı dekontuna rağmen derdinizi anlatamadığınız, hatta kapattığınız krediniz ile ilgili olarak Merkez bankasına giderek borcum kapandı sizdeki riski kaldırın demenize karşın bankadan yazı gelecek ona göre kapatırız demelerine ne dersiniz? İşte dekontlar kapandı yazısı üstünde demenize karşın, bankadan yazı gelecek ona göre kapatırız. Bu da 3-4 ay sürer diyen merkez bankası yetkililerini ve bankadan 4-5 geçmesine karşın kapanan borcunuza rağmen bankadan yazı gönderilmediği için Merkez Bankasındaki risk kaldırılmamasına ne dersiniz? Ben KKTC’yi sonsuza kadar yaşatalım derken orta parmağım kaşınıyor.

Tüm bunların yaşandığı ve şuanda sayfadaki yer nedeniyle yazamadığımız absürt işlere karşın hala daha uçurduk. Şaha kaldırdık. Diyen ve böbürlene böbürlene övünen bizim emme basma tulumbacı siyasilere ben sadece müsaadenizle Gökyüzünüzün deliği. Toşak Ali Dayı derim.  

FIKRA

İsmet Paşanın oğlu Erdal İnönü, bir seçim mitingi için Rize'ye gider.

Kürsüde konuşan ince zayıf uzun boylu İnönü'yü gören Temel sorar:
- Habu konuşan adam da kimdur?
Derler ki: İsmet İnönü'nün oğlu Erdal'dır!
- Uy desene Paşanun çok günahını almışuz.

Rahmetli II. Dünya Savaşı yıllarında bizleri çok aç bırakmıştı.

Baksanıza ne kadar adaletli davranmuş,

kendi uşağını da aç bırakarak ne hale getirmiş!