Sahibine Mesajlar

Sn. Ersin Tatar, sayın başkan, ben bizim bu Sami Özuslu’ya, uyuz oluyorum. Sinirimi yatıştırmak için Tarkan’ın  ‘Kıl oldum abi’’ şarkısını belki de 60 defa dinliyorum. Yahu adam senin Saray’a taktı. Neymiş efendim yeni Saray’ın elektrik, temizlik ve sigorta masraflarının bir yıllık toplamı 160 milyon TL'yi bulmuş muş. Sana ne be gardaş. Sana ne? Rum oradan geçerken bu Saray’a bakacak. Vay be bizim Türko’lar neler yapmış da haberimiz yok diyecek. Kıskanıp onlarda uyuz olacak.  Ombudsman bütçesinin 5 katı, Kamu Hizmetleri Komisyonu bütçesinin 2 katı, Sayıştay bütçesinden de fazlaymış Rum’un gözüne sokmak için az bile. Sami eminim içinden sen aşkmısın cezamısın belamısın bize yoksa beklenmedik kazamısın da girdin hayatımıza diye geçiriyor. Yapma Sami, zaten seçime ne kaldı? Bu kadarcık rakam için başkanı üzme.

**

Sn. Ünal Üstel, kurultayda başkanlık yarışı sonrasında Meclis Başkanlığı tartışmaları derken, parti içindeki bazı köşe başlarını tutanlarda, rahat durmuyor. İlla arı kovanına değneği sokup eşek arılarını saldırtacaklar. Buna devlete bağlı kurumlar da dahil oldu. Yatırım diyorsunuz da, 9 ayda bir projeye imza atmayan, 1 senede elektrik bağlayamayan ve bu konudaki ‘İSTİKRAR’ı alışkanlık haline getiren elektrik dairesinin yanısıra bazı kurumlarda burnu kaf dağında kendini erişilmez sanan işleri güçleri işletmelere takoz koymak olanlarla bu ülkede yatırım yapmak sanırım ahmaklık ile eş değerdir. Sn. Başbakan, at gemi ağıza aldı, Yeniçeri gibi kazan kaldıranlar göz göz arpacı diyerek targete sizi koydu. Elde guspo kürek sürekli sürekli kazı ile uğraşıyorlar. Bizler fırına yemek salmadan önce ya elektrikler giderse diye gaile çekerken, guspo kürekçiler koltuğun altını oyup üstündekini nasıl aşağı indiririz diye daha büyük gaile çekiyor.

**

Sn. Ziya Öztürkler, Ziya hocam dikkat et Töre’yi bozuyorsun. Hükümetler değişse, makamlar başkalarına devredilse bile devletin bir devamlılığı var. Sizden önce meclis başkanlığı yapan,  zorla kalka bile koltuktan kalkmayan, gezme ve tozmalar ile görevi götüren Zorlu Töre, Töre’ye göre 9 koruma 2 koruma arabası hatta eşine koruma ve makam arabası isteyerek görev yapıyordu. Siz geldiniz ve Töre’ye aykırı olarak yakın koruma istemem dediniz. İşte bu olmadı. Siz Töre ‘ye uygun olarak 2 tane daha koruma arabası ve 20 tane daha yakın koruma isteyecektiniz. Siz bu davranışınız sonrasında şimdilerde Halk nezdinde, alkışlar ve heşalar eşliğinde makbul ama sizden sonra koltuğa oturacak olan 'Mikrofonları değil, siyaset anlayışı bozuk' olanların nezdinde mamma gittiği için no makbul olacaksınız

**

Sn. Hakan Fidan, Erdoğan sizin gibi adama sahip olduğu için Allah’a yatıp kalkıp dua etmelidir. Kalkışma zamanında hayatını kurtardınız. Gelen gideni aratır diyor bazı dar vizyon görüşe sahip kişiler. Kıbrıslı ‘ölülerin körü’ der. Giden Mevlut Çavuşoğlu’nu aratacaksınız diyenler bugün takdir ettiğimiz bir bakan konumundasınız.  Mevlut Çavuşoğlu zamanında siyaset  "İflas" bağıra bağıra geldi. Duyan, gören olmuyor. Harç bitti, yapı paydos diyenler o siyaseti iflastan nasıl kurtardığınızı herhalde görüyor. Sn. Fidan nice çürük sanılan meyve kabuklarının içindeki tohumlardan çok güzel ağaçlar yetişir. Maşallah sizin fidanlardan da siyaset ormanında has bahçeler oluştu.

**

Sn. Nazım Çavuşoğlu, Eğitim, olmadı Tarım o da olmadı İçişleri Bakanlığı yapmış ama yaparken her bakanlığı nerden baksan Jurassic Park ve nadas tarlaya dönüştüren, herkesin bir yeri ile kahkahalar ile güldüğü sözde ‘Süper Bakan’’ olarak bir teneke madalyayı almaya hak kazandınız. Önden çekmeli arkadan itmeli Ana destekli torpil ve din iman söylemleri ile Japon yapıştırıcı sürdüğün için kalkamadığın koltuktan kalkma zamanı geldi.  Artan şiddet olayları nedeni ile okulları gladyatörlerin arenasına döndürdüğün, karavanlara emanet ettiğin eğitim sanırım senden kurtulacak.  Ama koltuğu kurtarmak için bir yol var. Ağzından düşürmediğin Şeyh’lerden tarikat liderlerinden Hacı Mulla Asım Yesari efendi ile birlikte dua edin. Bir üfürür iki tükürür bu şiddet olaylarını hallederdiniz. 

**

Sn. Cenk Özdağ galeyana gelip ben de, hem de çoktan beridir, o kürsüye bir şeyler savırayım, fında edeyim istemişimdir itirafında bulundun. Ve daha da ileri giderek hem da su, kola, babılap değil ha, daha savrılası, daha oggalı şeyler itibarında bulundun. Ayşaba deli olma be Cenk, otur oturduğun yerde, şu anda polis hücreleri dolu, seni tutukladıkları zaman hücrelerde yer olmadığı için lağzımlığa  kilitlerler muk kokusundan burnunun direği kırılır. Savırmadan bir daha düşün dedi. Sevgili Cenk, Üşümeyelim diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini bilmeyen sıcak bir çayın, Çorbanın, taze ekmeğin, güzel bir ikram olduğunu unutan mezokortolara su yerine çakıl taşı fırlatsan bile o çakıl taşına yazık olur

**

Sn. Ahmet Varol,  yere göğe sığdıramadığımız KKTC’ye nerden baksan taş devri. Sağ tarafı Jurassic Park, sol tarafı Park of Jurassis. Hukuku ‘Guguk’ yapma ustasıyız. En güvendiğimiz yer yere göğe sığdıramadığımız övünç kaynağımız mahkemelerimizde yargıçlarımızın masası dağ gibi dava dosyaları ile dolu. Ağır ceza yargıçlarımız 48 bin 214  davanın üstesinden gelmeye çalışıyor. Yeterli sayıları olmamasına karşın Savcılarımız insanüstü gayret ile uğraşıyor. Savcı sayısı az. araç yok. Gereç yok savcı yok yoklar ülkesinde sadece siz adaletin bekçileri var. Adalet abla size bunu reva görenlere bakarken beyin kanaması geçirdi. Hak ve hukuk bekçisi Hakkı dayı kalp krizi geçirdi. Bol kepçe restoranında çukur tabakları dolduranlara bakan Adil amca yoğun bakımda, Vicdan abla sizi bu duruma düşürenlere öfkelenip tahtalı köye bilet kesti. Tomofilin altında kalan ve kırılmadık kemiği kalmayan ‘Umut’ şükürler olsun iyileşiyor. Tez zamanda halk ile birlikte yanınızda olacak

**

Sn. Meryem Soykurt,  acemi şoförün tomofilini park yapacağı yer ya uçurum kenarıdır yada beton bir duvardır. Acemi Müdürlerin ise kurumları koyacağı yer ya grev yada iflas sokağıdır. Üstündeki montun, ayağındaki botun yağmurdan korumasının yeterli olduğunu bilmeyen sizin müdürler, botu dürte dürte, montu da çekiştire çekiştire yırtar. Haa onu yapamazlarsa 5 ayrı branşta çalışan çalışanlara, haklarını vermeyerek sendikaları ayağa kaldırır.  Eylül geçti, Ekim geldi. Ekilenler filiz attı. Kasım hasat zamanı. Tabi sendikalar ile seçim işlerini de yoluna koyan hükümette ayağa kalkacak. Hem kurumlarda hemde bakanlıklarda hasat müthiş olacak.  Sn. Soykurt hayat eriyen bir dondurma gibidir, bu yüzden tamamen eriyene kadar insan her anının tadını çıkarmalı. Senin dondurma eridi. Dondurma bitti koltuk gitti gidiyor.

**

Sn. Doğuş Derya ah be Doğuş ah. Ben sana kaç defa fırlatma operasyonlarında plastik su şişesi kullanma demedimmi? Zenginliğin, malın mülkün ve makamın emanet olup asıl insanlığın kalıcı olduğunu bilmeyenlere plastik su şişesi yerine çelik su şişesi kullanacaktın ki birkaç kafayı kırasın be abim. Ama olsun senin plastik su şişesi yine de ses bombası gibi çok gürültü çıkarttı. Ama Ahalinin ensesinde boza pişiren kafasına zam kazıkları ile trambet çalanlara su şişesi yerine keçi, inek, hatta köpek ve kedi muku fırlatsan sanırım daha makbul olurdu. Sevgili Doğuş kar taneleri gibi bir birine zarar vermeden yol almasını beceremeyenlerin ülkeyi yönetmelerini beklemek sanırım safdillik olur.

**

Sn. Serdinç Maypa, uç urup pantolan giyen. Pistlerde kendini twist kralı, masalarda viski içme şampiyonu gören bazılarına utanmaz diyorsun. Yooo Serdinç bu laf hiç olmadı. Ahmet amca utanmayı daha cebinden düşürmedi ki bu tipler bulsun. Yüzüne tükürsen Allah’ım şükürler olsun yağdırdığın yağmura diyecek olanlara, daha münasip kelime bulmalısın.  Utanmaz- Arlanmaz sanki daha tamam gibi duruyor. Türkiye’de bir program izledim. Sunucunun program yapması siyasi görüşlerine aykırıdır diye engelleme yapıldı. Keşke burada da bunları okşaya okşaya, öve öve Ozon Tabakasına çıkartan program yapımcılarına da ayni engellemeler yapılsa diyorum. Sevgili Serdinç, Hayat, biz halk olarak daha kaliteli bir yaşam için planlar yaparken, KKTC'deki hükümetin yağdanlıklarının başımıza ördüğü çoraplardır

Fıkra

Bir sergide ünlü romancı, ressam arkadaşına:
"Kutlarım sergi açılışına bakanlar gelmiş"
Bunun üzerine Ressam:
"Ne önemi var ki, bakanlar geleceğine,

keşke biraz da alanlar gelseydi. " der.