EYLEMLER DE YİTİRİLEN İNANÇLARIN İÇERİSİNDEDİR
Ne zaman Hayvancı ve Çiftçi kendileri için savaş verip eylem yapmışsa kazanmıştırlar. Doğrusu, birlik ve beraberlik mücadelelerine hayran olmamak elde değil. Bu güne kadar her eylemlerinde, hükümetten istediklerini almışlar veya hükümeti kararlarından geri çevirmişlerdir.
Ancak, bu defaki farklı gibi görünüyor. Hükümet ithal et konusunda adım atmayacağını söylüyor. Bu eyleme de diğer sandikalardan destek amaçlı büyük bir eylem gerçekleştiriliyor. Adına da "Toplumsal Uyanış Eylemi" diyorlar. Sonucu ne olacak diye beklemeden, ben bu yazımı hazırlıyorum. Çünkü, inancım şu yöndedir ki; Toplum artık birlik ve beraberlik ruhunu yitirmiştir.
Asimile olmanın verdiği sersemlik, bu ruhumuzu neredeyse tamamı ile yok etmiştir. Ganimet sarhoşluğu, makam sevdası ve menfaatlerimiz bir çoğumuzda farklı kişilikler olmamıza sebebiyet vermiştir. Kıbrıs Türk Toplumu eskisi gibi değildir. Ataerkil bir toplum iken, içimize karışan yabancı nufüs, savaş psikolojisi, kayıplarımız ve ülkedeki ekenomik ve siyasi istikrarsızlık, liyakatsızlık, inançlarımızı biri bir yitirmemize neden olurken, bu çark içerisinde hiçbir şeyi olmayanların, her şeyinin olması, varlık içerisinde yüzmesi, kimilerimizin de boğaz tokluğuna çalışması, evlatlarımızı okutacağız diye belimizin iki katla olması, ve onlara bu ülkede gelecek bırakılmaması neticesinde, artık ne mücadele edecek, ne birilerine inanacak, ne de gelecek için hayrın bir ışık görememekteyiz.
Ülke topluca tükenmişlik sendromu altındadır. Çünkü, siyaset adamları emir eri, ülkenin geleceği dış güçlerin iki dudağı arasında, Türk Lirası ile yol alınamayacağı aşikar olurken, gidip “eylem yapmak bize ne kazandıracak ki” diye düşünce yapısında olanımız çoktur. Bir diğer konu ise eylemin yapılacak adresin doğruluğu da var tabii. Yanlış adres karşısında gidip duruyor ve boşuna çırpınıyoruz. Bu ülkede son sözü onlar mı söylüyor? Bu ülkenin Dış İşleri mevzu bahis olunca onlar mı bizi temsil edip, söz sahibi oluyor? Onlar sadece emir eri.
O halde onların karşısında eylem yapmak, bizlere neyi, ne kadar kazandırabilir ki? Hem sonra biz yavruluktan kurtulabildik mi ki!!! Başımızdaki siyasilerin politikadaki vizyon ve misyon kapasitesini görmüyor muyuz sanki!!! Baksanıza, adamlar deniz aşırı gelip, burada partileri için yer kiralıyor ve saman altından su yürütüyor. Buna “dur” diyecek bir güç ve makam da bizde bulunmuyor. Ya sendikalar, bu güne kadar toplum hayrına ne yapabildi ki!!! Devletteki sistemsizliğin, hiyerarşinin, liyakatsızlığın, laçkalığın önüne geçebildi mi bu sendikalar? Yoksa bilakis bu usulsüzlüklerde onların da payı oldu!!!
Varsayalım, eylem başarılı oldu, her iki taraf da orta yolu bulup anlaştı. Bu toprak parçası üzerinde her şey yoluna mı girecek? Topraklarımızın yüzde kaçı artık bize ait? Gerçek nüfus sayımı neden yapılmıyor? Anamızın eteklerine tutunmaktan vaz geçecek miyiz? Yoksa yine “son söz onların” deyip emme basma tulumba gibi her istenilene boyun eğeceğiz!!!
Teknolojide yenilikleri takip etmekten aciz bir ülkeyiz, hastanın ilaca ulaşması neredeyse mucize diyeceğiz, bu çağda yeri gelir karanlıklara gömülürüz, yeri gelir günlerce susuz kalırız, trafik kurbanlarımız sorgulanmaz, ani ölümler hep ayni açıklama ile yorumlanır, insandan çok araba, arabadan çok bina, memleketimin görsel güzelliğini yok etmiş durumda ve biz de eylem yapıp bütün bu olumsuzlukların giderilmesini bekliyoruz. “Atı alan Üsküdarı çoktan geçti
Vesselam