TURİZM HAFTASI VE TURİZM ŞÖLENİ MASALI

Geçtiğimiz cumartesi sabahleyin saat 10.00’da telefonuma bir mesaj geldi. Saat 11.00 de Girne Antik Limanda Turizm Şöleni yapılacakmış. Ne tanıtım ama. Saat 11.00 de olacak olan olay, saat 10.00 sularında telefonuma mesaj olarak geliyor. Neyse, geldi ya, o da olsun dedim. Gitmeyi hiç düşünmedim. Çünkü 31 yıllık memuriyet hayatımın 20 yılı Turizm Bakanlığında geçti. İşlerin nasıl ve ne şekilde döndüğünü bilmemi bir kenara bırakın, turizme ne kadar değer verildiğini, turizmin iş bilmezlerin elinde nasıl da baltalandığını çok iyi biliyorum.

Hele ki şimdiki Bakanın yıllarca Turizm Bakanlığı yapmış olması ve ülkemizdeki turizmin gelmiş olduğu nokta herkes tarafından görülmekte, bilinmekte ve şişme sözler ile sahte gösterilere milletin karnı doymuştur düşüncesi taşımaktayım. Girne Antik Liman bitmiş olabilir, güzel de olabilir, peki ya buradaki dükkan sahiplerinin kira bedeli Devlete bir tamam ödeniyor mu? Buradaki turist potansiyeli yine banklarda oturup çekirdek çıtlatan ve çöpünü yere bırakanlar mı olacak?

Veya burada turiste hizmet verecek olan garsonlar eğitimli, deneyimli, Türkçe konuşmayı bilen ve anlayan insanlar mı olacak? Sıkı bir denetim yapılacak ve çevre düzeni ile çevre temizliğine önem verilecek mi? Az ötede bütün heybeti ile duran Girne Kalesi ve çevresi de her türlü elden geçirilip hak ettiği değeri bulacak mı? Ve elbette bu bölgede dükkan olsun, ev olsun, satışlarında yabancılar en ön sırada yer alıp, kültürümüzden ödün verilerek yine yabancı kültürde insanlar mı nemalandırılacaktır?

Efendiler kutlanacak bir şölen yoktur. En güzel sahillerimiz yabancılara peşkeş çekilerek devasa oteller yapıldı. Halk buralara giriş yapamıyor. Buralarda atık sular denize bırakılarak mavi renk ve özelliğini kaybetti. Eski eserlerimiz yıkık, dökük ve harap bir halde. İçerisinde çalışacak eleman ve gece bekçisi sıkıntısı var iken, ayrıca, çalışma saatlerinde ziyaretçilere etraflıca bilgi verecek kapasitede bir görevlinin de olmayışı sıkıntılar içerisindedir. Butik oteller kendi kaderine terk edilmiş durumda. Turizmi çeşitlendirmek adına bir hamle yok. Bisiklet ve yürüyüş yolları Allaha havale. Mağusa Limanı yıllardan beridir ayni sıkıntılar içerisinde debelenip durmaktadır.

Turizm demek çevre ve yeşil alan demektir. Oysa sizler yeşillikleri hiç acımadan katlederek arazi konumuna çeviriyorsunuz. “Turizm Adasıyız” diyorsunuz da, gelecek olan turist ilk önce Ada’nın güvenlikli olup olmadığını araştırıyor. Bizde kriminal olaylar, tecavuz, hırsızlık, trafik kazaları had safhaya ulaşmış. “Otem” yıllardan beridir bir kapalı, bir açık bizimle saklambaç oynuyor. Turizm bölümü mezunu çocuklarımız, otellerde sezonluk yurt dışından getirilen işçiler yüzünden açıkta kalmaktadır.

Bir diğer sıkıntı yıllardan beridir “Kumar Turizmi” olarak anılmaktayız ve bu imaj bir türlü temizlenemedi. Zira, bir avuç toprak parçası üzerinde kaç tane kumar izni olan otel var, ortada. Her yıl yapılan günlük gemi turlarında iç kesimlerde deniz üzerinde görülen pislikler basına konu olmakta. Daha hangi birini saysam, bilemedim. Ve siz çıkmış, sanki Turizmde çağ atladık, sanki komşu ülkelerle rekabet ederek ilk sıraya oturduk ve sanki da yıllardan beridir süregelen tüm sıkıntılar bitti da her şey dört dörtlükmüş gibi Turizm Şöleni yapıyorsunuz. Şölende Hint düğünlerinden esinlenerek kına da yaktınız mı? Teleferiklerle Toroslar üzerinde manzara seyrettiniz mi? Ya da Cruise gemileri ile güney komşumuza hava attınız mı? Yiyin efendiler yiyin….. Vesselam