DÜZENİN GETİRİSİ (1)
Makamlara ve mevkilere şöyle bir bakın, oturduğu koltuğu hak eden, işinin ehli, menfaat gütmeksizin görev yapan ve bileğinin gücü ile bu makama yerleşmiş çok az sayıda insan bulursunuz. Belki bir elin parmaklarının sayısı kadardırlar. Diğerleri, vasıflı olmadan, bir amaç uğruna, hak etmediği halde, sırf piyon olarak kullanılmak üzere yerleştirilmiş ahbap-çavuş ilişkisine dayalı insanlardır. Bilgi yoksunu, kamu yönetiminden anlamayan, hiyerarşiyi bilmeyen ve sadece altındaki koltuktan güç alarak ego patlaması yaşayan bir dizi insan ile Devlet kurumlarında sözde iş döndürülüyor.
Yalan-dolan, alan-taraf, fiyasko. Elbette bunların yanında çok iş yapan kurumlar ve ezilen, iş bilen devlet memurları da vardır. Ancak, sanırım bu tarz insanların sayısı da günden güne giderek azalmaktadır. Yani Devletin içinde yapılanan bu “sistem” aslında sistemsizliğin ta kendisidir. Hükümet edenler bu sistemsizlikten beslenenlerdir. Hiç unutmam, Turizm Bakanlığında görev yaparken 30-32 yaşlarında bir genç Özel kalem Müdürü olarak atanmış ve zamanının çoğunu sekreterinin masasının köşesinde oturarak geçirirdi.
Dahası kağıttan uçacık yapıp sağa sola fırlatırdı. Hep söylerim fiili olarak 32 yıl, bu gözler neler görmedi ki!!!! Ama sağ olsun iyi insandı, iyi saatte de olsun. Belki fazla hiperaktifti, lakin makam ağırlığı hiç yoktu. Allah aşkına bir makama oturtulan insana saygı duymak için o insanın o makama uygunluğu olmalı. E yok. Zira bu kişi de Bakana yakın aile dostu idi.
Ben size yaklaşık 8-9 yıl öncesinden bahsederim. Şimdiki 3’lü kararname atamalarını, makam koltuğuna yapışıp kalanları, siz hayal edin artık. Daha yazsam çok şeyler var da, inanın dilim dönmüyor, uygun kelime bulmakta zorlanıyorum rezillikleri anlatmaya. Anımsadıkça, içinden iyi durmda olan hatıralarımı sizlerle paylaşacağım.
Evet, “Devlet Devlet” diyorlar ya, Devleti vezir de eden, rezil de eden yine bu siyasete soyunan adamcıklar değil midir ki!!! Hükümet ettiğini zanneden ama aslında piyondan başka bir şey olmayan, üretemeyen, zeka düzeyleri hırsızlığa çalışan ve çıkar için her şeyi feda eden tipler. Bunlar gidip de bir başkası gelse düzelir mi sanıyorsunuz? Bence çok zor, çok uzun bir mücadele süreci gerekir. 5-6 tane iyi adam, Devlete, topluma sadık, sırf bir şeyleri yoluna koymak için, tırnakları ile en alttan her şeyin dibini kazıyarak, azar azar yukarı doğru temizleyerek çıkmalıdırlar.
Elbette bunun için grup çalışması, birlikte hareket, ayni görüş-düşünce ve “Ben” odaklı değil “Biz” odaklı çalışacak bir grup insan gerekmektedir. Etrafıma bakıyorum, o kadar “Ben” odaklı insan var ki, asıl mesele burada. “Biz, Birlik, Bizim, Bizim için, Bizim geleceğimiz” diyemiyoruz artık. Mevcut düzensizliğin içinde döner sarmal bir çemberin içerisinde yuvarlanıp duruyoruz. Siyasiler, hep bir ağızdan ayni cümlelerle edebiyat yapıyorlar.
Dikkat ediniz her partinin adamı, ayni cümleleri farklı versiyonlarda pişirip kurtarıp önümüze sunuyor. İnanan çok, inanmayanlar azınlıkta olsa da, onlar da birlik olamıyor. Velhasılı kelam, böyle gelmiş böyle gider diyerekten oturmuş bekliyoruz. Onlar ise, atamalara, yiyip içmelere, fuar fuar gezmelere, Devletin ensesinde andrez oynamaya devam ediyorlar. İşte, tüm bu yaşananlar düzenin getirdikleri ve çorap sökülmeye başladı. Vesselam.