AYAR VERİLDİ, TÖRPÜ YAPILDI.

Geçtiğimiz günlerde apar topar CB’nin ve Başbakan’ın Ankara’ya çağırılması ile birlikte onlar daha uçağa binmeden çağırılma nedenleri buralarda konuşulmaya başlandı. #Üstel Hükümetinin başarısızlığı, arazi dağıtımı ve kendisine çok yakın kişilere olmayacak yetkiler verip şımartması ile gündemden hiç düşmemesi, Ankara’daki kulislerde de çok konuşulmaya başlanmıştı.

Elbette bu konularda uyarı alması kaçınılmazdı. #Tatar’ın ise Kıbrıs konusunda kendi aklı ile çok keskin konuşması, yine Ankara’da birilerinin canını sıkmış ve yetkilerini aşarcasına yaptığı fütursuz konuşmalar ile gündemden düşmemesi neticesinde, ona da bir ayar çekilmesi artık kaçınılmaz olmuştu. Hal böyle olunca, yolcular kısa bir Ankara seyahati ile gerekli direktifleri alıp, tabiri yerinde ise üslublarına ve hareketlerine ayar verilip, biraz da törpülenerek gerisin geri gönderildiler.

Bundan sonra ne mi olacak? Öncelikle #Tatar “kesinlikle görüşmem” dediği Kıbrıs meselesinde tükürdüğünü yalayacak ve TC’nin Yunanistan ile aralarındaki buzları eritmesi ile görüşmelere yeşil ışık yakılması sonucunda, bir şekilde yeniden görüşmeler başlayacak ve o masaya oturacak.

Ancak, o masaya otururken söz hakkı elbette TC Cumhurbaşkanı’nın olacak. Ve o ne derse Tatar da ezberine o cümleleri yerleştirip, onları kullanacaktır. İradenin ve idarenin bizde olmadığını hepimiz biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki, bizdekilerde siyaset adına vizyon ve misyon bulunmamaktadır.

Gelelim #Üstel’e, o da bu saatten sonra atacağı adımlara her ne kadar dikkat edecek olsa da, yolun sonunda onun için bir ışık yoktur. Her Başbakanın sonu gibi Üstel hükümeti ile birlikte onun da sonu diğerlerinden farklı olmayacaktır. Zaten, şu anda UBP’nin içinde altını oyan, arkasından iş çeviren ve çukurunu hazırlayanlar bulunmaktadır.

Bir de Ankara’da törpülenince, bu zemini hazırlayanlar daha da şevk ile çalışmaya ve Üstel’i bitirmeye yürekten gönüllüdürler. Toplumun yaşadığı huzursuzluk, pahalılık, can ve mal endişesi hiçbir hükümette ve hiçbir Başbakanda bu kadar tavan yapmamıştır. Ve yine hiçbir Başbakan, kendisine yakın kişilere, bu kadar imtiyazlar tanıyıp, hem kendisini, hem de makamını bu kadar aşağıya çekmemiştir. Hiçbir dönem Adalet bu kadar sarsılmamış,

Devletin malı bu kadar peşkeş çekilmemiş ve halk bu kadar ayaklar altında ezilmemiştir. Bu ayar, bu törpü, adeta “son ikaz” gibilerindendi. Her imtihan bir imkandır. Her imkan da bir imtihandır. Tatar da Üstel de bu imtihanda sınıfta kalmışlardır. Tüm imkanları kendi menfaatlerine kullanmışlar ve hem makamlarını, hem de toplum önünde itibarlarını bu sınav ile yitirmişlerdir. Vesselam.