İŞTE BİZ O GÜN TÜKENECEĞİZ….

Ne güzel söylemişti Sezen Aksu bu parçasında “etrafımızı sarıverecek, bir boşluk ki asla bitmeyecek, her şey bir anda anlamsız gelecek, işte biz o gün tükeneceğiz”. Aynen bizde toplum olarak tükeniyoruz. Kimilerimiz farkında, kimilerimiz ise, hayatın yoğun temposunda yuvarlanırken zamanın nasıl geçip gittiğinin bile farkında değil.

Oysa bizler birbirimizi tüketiyoruz, boşlukta yuvarlanıyoruz ve hep ayni yere çakılıp kalıyoruz. Kimse kimseyi sevmiyor, takdir etmiyor, birileri birilerinin yaşam tarzını kıskanıyor, “onda var bende niye olmasın” düşüncesi beyinlerde saplantı haline gelmiş, birilerinin acısından keyif alıp sevinenlerimiz var, komşuluk bitmiş, dostluk ölmüş, arkadaşlık sıradanlaşmış ve menfaatler bütün güzelliklerin, iyiliklerin önüne geçmiş durumdadır. Ve işte tam da bu yüzden tükeniyoruz, hem birbirimizi yiyip bitiriyoruz, hem toplum olarak birbirimizle didişmekten birlik ve beraberlik ruhumuzda derin yaralar açıp, asla o mücadele ruhunu bir kez daha yakalayamayacağız. 74 öncesinde bu topraklarda var olan Ataerkil yapının torunları olarak bizler, nesilden nesile “orijinal” yapımız dağılmış, köhneleşmiş ve adeta toprak gibi insanlığımız da erozyona uğramıştır.

Hiç şüphesiz, ganimet sarhoşluğu da bugün birçoğumuzun bu durumda olmasının üzerine tuz biber ekmiştir. Kıbrıs Türkünü ne siyaseti, ne yabancı nüfusu, ne de dıştan gelen etkenler bitirecektir. Kıbrıs Türkü kendi kendisini bitirecektir. Birliğin olmadığı yerde dirlik de olmaz. Herkes düşmüş menfaatlerinin peşine, o doğrultuda adım atmaktadır. Toprak kavgası, gelecek mücadelesi, ülkede huzur ya da pahalılığın alıp başını gitmesi gibi durumlar için toplumun harcayacak enerjisi kalmamıştır.

Zira, bu enerjilerini yanlış yerlere ve yanlış insanlara uygulayarak, kendi yok oluşuna imza atmışlardır. Bir bakın etrafınıza, insanlar arası muhabbetten eser kalmamıştır. Hele ki bu sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkisi inanılmaz boyutlara taşınmıştır. Giderek robotlaşırken, içimizdeki o güzel duyguların katili de yine bizler olmuşuzdur. Yani yok oluşumuzu bizler kendi ellerimizle hazırlamış bulunmaktayız.

Oysa ki, zamanında bu topraklar için kazma kürek ile mücadele eden bir neslin torunları değil miyiz bizler? Bizler değil miyiz o insanların mücadelesine tanık olup, bu mücadele ile gurur duyanlar? Bu ne yaman çelişki değil mi sevgili okurlarım? Şimdi halimize bakıyorum da, tükeniyoruz, tüketiyoruz ve yok oluyoruz. Çünkü, sevmiyoruz, sevmeyi unuttuk. Hatırlatırım, yüreğimize ektiğimiz her bir sevgi tomurcuğu, memleket sevdası için, insanlık için, yaşam mücadelesi için, güzel günler görebilmek için ilk evvela yapılması gereken en elzem davranıştır.

Bunu becerebilirsek tükenmekten, yok olmaktan kurtulacağız. Yok eğer, bu şekilde yaşamaya devam edersek, birbirimizle didişmekten, hasetten, egodan, hırstan kaynaklı duygulardan dolayı birbirimizi yakın bir gelecekte tüketeceğimiz aşikardır ve kaçınılmazdır. Vesselam.