SHOW’UNUZ BİTTİYSE GERÇEKLERE DÖNELİM

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 20 Temmuz şenlikleri görkemli tören ve gösterilerle geçip gitti. Uçak gösterileri, şafak nöbetleri, eğlenceler, konserler ve daha bir sürü Show etkinlikler ile boy gösterdi efendiler. Kimisi kutladı, kimisi “acıların bayramı olmaz” dedi. Benim görüşüm ise biraz daha farklı. Bana göre ortada kutlanacak, Show yapılacak bir durum yoktur. Zira 74 biz Kıbrıslı Türklere yaramadı.

Elbette bir kesim var ki, onlar ganimet sarhoşu, para babası, pound zengini olup çıktılar. Ama asıl gerçek, sıradan halkın kaybettikleridir. Toplumda her evde ya bir gazi, ya bir şehit vardır. Birçoğu güneyde malını bırakıp, bu tarafta malına değer bir yer alamamıştır. Kimileri başka memleketlere göç etmiş, kimileri yaşanan acılardan büyük tramvalar geçirmiştir. Sorsanız, “geldik, sizi kurtardık, biz olmasaydık gavur sizi kesecekti topluca” diyenler de çoğunluktadır.

Lakin, herkesin tarihi iyi bilip, ona göre konuşması gerekmektedir. Atalarımız bu toprakları en ilkel silahlar ile, günlerce gecelerce, hatta aylarca, yıllarca korumak için canla başla direnmişlerdir. Ve her zaman yazıp çizdiklerimi yenilemekte fayda vardır. Bu savaş sayesinde yurt dışından getirilip alınan topraklara yerleştirilenler, bugün yatıp kalkıp bu savaşa şükretmelidir. Bu çıkarma, asıl onlara yaramış, asıl onların bayramıdır. Ev, yer, mal, mülk, toprak sahibi olup, yurt tutmuşlardır. Sakın kimse bana “ırkçılık yapıyorsun” diye yorum yazmasın. Olan gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlatıyorum. Bu yüzden yazdıklarımı sindiremeyen olursa bir bardak soda içsin.

Gelelim asıl meseleye, 49 yılda ne mi oldu? Nerede özgürlük, nerede tanınmışlık, nerede egemenlik, nerede bağımsızlık, nerede kendi kendine yeten bir devlet? Bu saydıklarımın hiç biri şu an içinde bulunduğumuz mevcut durum ile bağdaşmamaktadır. Özgür bir ülke değiliz. Zira “özgür” kelimesinin anlamı: “herhangi bir kısıtlamaya, şarta bağlı olmayan, hür” demektir. Anavatana göbekten bağlı, kordonu bir türlü kesilemeyen, yavruluktan çıkamayan bir yapıya sahibiz. Kısaca bağımsız değiliz.

Her şeyimizle anavatana bağımlı, ona danışmadan hareket etmeyen, onun sözlerinin dışına çıkamayan politik bir sistemin içerisinde dönüp durmaktayız. Tanınmak maksadı ile kurulan bu çarpık yapıyı halen hiçbir ülke tanımamaktadır, Anavatan bile. Çünkü tanırsa bir devlet olduğumuz aşikar kılınır. Oysa o, burayı kendisinin alt yönetimi durumuna getireli çok oldu. “Egemenlik” diye her fırsatta naralar atan idarecilerimize sormak gerekir.

Sizler kendi iradeniz ile bu ülkede kural koyma ve yasama gücüne sahip misiniz? Güç ve kudret sizin elinizde mi? Hayır. Yıllardır ananızın eteklerini çekiştirip durmakta, dizinin dibinden ayrılmamaktasınız. Hal böyle iken egemenlikten de bahsetmeyiniz. Hele devlet olmaktan hiç söz etmeyiniz. Sizler ilk önce “devlet” kelimesinin anlamını ve tanımını iyice öğrenin, sonra konuşun. Kısacası 49 yılın özeti bu işte. Bu yüzden neyin bayramı, neyin şenliği ve bu Show neden? Gerçeklere uyanın artık. 49 yılda Ayşe’nin tatili bitmiş, görev tamamlanmış, yerine geri dönmüş ve burada her şey yerli yerine oturmuş, gerçek anlamda bir devlet olarak yol alınmalıydı. Vesselam